Geçmişin en gözde meslekleri artık sadece birer resim olarak duvarları süslüyor. Acaba tamir ettirecek eşyamız mı olmuyor, yoksa hızla üretilenleri tüketmek için mi yarışıyoruz? Toplumda ne değişti ki tamir devri kapandı, kullan at devri başladı? Teknolojik gelişmeler insanları işsiz bırakmakla kalmıyor, bazı meslek dallarını da yok ediyor.
Çocuğunuz “Ben büyüyünce külekçi olacağım” dese tepkiniz ne olurdu? Mekatronik mühendisi, nükleer fizik mühendisi, nano teknoloji mühendisi, astronot, pilot veya bilim insanı olmak varken nereden çıktı şimdi bu “külekçilik” ve nedir, ne yapar bu “külekçi”?
Birçoğumuzun adını bile duymadığı, ne işe yaradığını bile bilmediği birçok meslek dalı teknolojinin gelişmesiyle birlikte tarih oldu, isimlerine ancak ansiklopedilerde rastlanıyor. Ancak şunu unutmamak lazım ki isimlerini bile duymadığımız küfecilik, kutnuculuk, külekçilik, çerçilik, sapçılık, keçecilik ve daha birçok meslek bir zamanlar bu topraklar üzerinde en gözde ve revaçta olan mesleklerdi.
Uygulama sahası kalmayan bu meslekler teknolojinin geldiği noktayı göstermesi açısından bir referans kaynağı olabilir. Bugün revaçta olan mesleklerin bir gün gelip eski mesleklerin akıbetine uğramayacağını kimse garanti edemez. İşte sizlere geçmişin gözde mesleklerinden bir demet…
KülekçiKülek; bal, yoğurt, yağ, pekmez, süt gibi gıda maddelerini saklamaya ve taşımaya yarayan kulplu veya kulpsuz mutfak aleti olarak kullanılır. Külekler sayesinde çabuk bozulabilecek yiyecek ve içecekler köylerden kasabalara, kasabalardan şehirlere taşınır. Bozulmadan her şeyi muhafaza edebilen küleklere ekmek ve tuz da konulur, hatta bunların kendine özgü bir şekli olurdu. “Külekçiler çarşıları”nın kurulması, küleklerin önemini gösterir.
Külek yapımında beyaz dut, siyah dut, sultani söğüt ve ceviz ağacından elde edilen keresteler seçilir. Testerelerle pürüzsüzce kesilen tahtalar marangoz boyası ile boyanır. Boyanan tahtalar iyice ıslatılır ve ısıtılır. Böylece yumuşatılan ahşap kırılmadan hazır hale getirilir. Kol gücüyle çalışan merdaneli ilkel makineden geçirilerek kıvrık hale getirilir ve çivilenerek kuruması beklenir. Kuruyan tahtalar birleştirilerek perçinlenir. Daha sonra istenirse sap ve kapak takılır.
SepetçiSepet genellikle sorgun, saz, kamış, kestane ağacı, fındık ağacı, saman sapı, böğürtlen dalı, ince ve esnek Hint hurması gibi bitkilerin dallarının yarılıp örülmesi yoluyla yiyecek veya eşya taşımak için üretilir. Sepetler kulplu ya da kulpsuz taşıma veya saklama kabıdır. Sepetin yapılacağı malzeme, sepetçi ustası tarafından “yarma demiri” adı verilen bir alet ile düz ve uzunlamasına yarılır. Elde edilen yassı şeritler aralarına yontulmamış çubuklar konularak, bir alttan bir üstten geçirilerek örgü yapılır. Bu örgü hasır örgüsüne benzer. Kullanım alanına göre çeşitli boy ve şekillerde üretilen sepetler genellikle ince, uzun ve koni şeklinde olur.
Ambalaj ve paket sanayinin gelişmediği dönemlerde sepetler, tarlada, bağda, bahçede, çiçekçilikte, zeytincilikte, balıkçılıkta, meyve ve sebzelerin taşınmasında ve daha akla gelmeyen pek çok alanda kullanılır.
SapçılıkSap bir aletin, bir kabın elle tutularak kullanılan kısmıdır. Sapı yapanlara da “sap ustası” denir. Kazma, bel, kürek, balta, keser, çekiç ve benzeri gibi aletlerin sapları aletlerin boylarına ve kullanılacakları amaca göre seçilir. Saplar eğer balta, kazma gibi fazla güç gerektiren işlerde kullanılacaksa bunlar için meşe, gürgen, kavlak (çınar), dut gibi sağlam keresteli ağaçlar tercih edilir. İstiflenen saplar istenilen boyutlarda kesilerek ortalama on gün kadar güneşte bekletilerek sağlamlığı ölçülür ve fırınlanır. Daha sonra da istenilen aletlerde kullanılmak üzere ayrılır. Ne yazık ki günümüzde benzer işlerle uğraşan esnafa rastlamak oldukça zordur.
ÇerçicilikÇerçi, boncuk, iğne, lastik, makas gibi tuhafiye eşyaları yanında akla gelebilecek birçok eşyayı içerir. Çerçicilik de bu tuhafiye eşyalarını köy, pazar ve benzeri yerlerde dolaşarak satan gezginci esnaftır. Çerçiliğin ortaya çıkış sebeplerinden en önemlisi ulaşımın zor olduğu, alışveriş yapmanın kolay olmadığı yerlerde yaşayanların ihtiyaçlarını karşılanmasıdır. Bu nedenle de çerçiler şehirlerdeki pazarlardan, çarşılardan çeşitli ürünleri kasabalara ve köylere getirir. Çerçi yaklaştığında mutlaka üzerindeki eşyalar birbirine çarpar ve değişik sesler çıkarır.
Cihan Dinar
Moral Dünyası