Yetkisi, ilmi, uzmanlığı, ehliyeti, liyakati olmayan mukallid Müslümanların dinî konularda atıp tutmaları, birbirleriyle tartışmaları, indî yorumlar yapmaları, âmiyâne tâbirle dinî meseleleri mıncıklamaları zamanımızın müzmin âfetlerinden ve felâketlerindendir.
Bu büyük bir fitne ve fesattır. Bu kapıyı açanlar büyük vebal ve sorumluluk altındadır.Çürük bir dişin olsa ve çektirmek istesen, elinde diş-çekme kerpeteni bulunan, fakat dişçi olmayan cahil birine çektirtir misin? Çektirtmezsin.
Ehliyetli ve hâzık bir dişçi ararsın, ona gidersin.Gözünde bir rahatsızlık olsa, baytara mı gidersin, yoksa göz uzmanı bir tabibe mi?Güzel bir kumaşın var, ondan kendine bir elbise diktireceksin.
Kime gidersin? İyi bir terziye.Yemek yemek için bile, iyi bir ahçıya sahip lokantaya gidersin.Cahil ve ehliyetsiz bir kaptanın kumanda ettiği gemiye biner misin?
Peki her hususta ehliyete, liyakata, uzmanlığa değer veriyorlar da, dinî konularda niçin bu kurala uymuyorlar?“Kur’ân Allah tarafından insanlığa gönderilmiş hak kitaptır, binaenaleyh o kutsal metni kendim kafama göre yorumlayabilirim” dersen, Bu cümlenin birinci kısmı doğrudur, ikinci kısmında yanlış düşünüyorsun.
Kur’ân elbette bütün insanlığa bir hidayet rehberi, bir düstur olarak gönderilmiştir ama onu herkes kendi re’yiyle, kendi aklıyla, kendi hevasıyla yorumlayamaz.
Herkes ondan kendi kafasına göre hüküm çıkartamaz.Kur’ân-ı Kerîm’i ibadet maksadıyla okursun. Ehliyetli âlimlerin yazdıkları tercüme, meâl ve tefsirleri incelersin ama kendi kafana göre ondan hüküm çıkartamazsın, ona mânâ veremezsin.“.Bozuk tefsirlerin isimlerini vermek istemiyorum. Bunlardaki bozukluklar şunlardır:A. Yazarlarının, tefsir yapma ehliyeti, icazeti, liyakati yoktur.
B. Bazı ayetleri kendi kafalarına göre yanlış yorumlamışlar, hatâya düşmüşlerdir.C. Bunların bazıları indirilmiş (nâzil olmuş) İslâm yerine uydurulmuş yeni bir din türetmek isteyen reformcu, yenilikçi, dinde değişiklik taraftarı bozuk kişilerdir.
Ç. Yine bunların bazıları vazifelidir. Birtakım şer güçleri, onları Şeriatsız ve fıkıhsız “light bir İslâm” çıkartmakla vazifeli kılmıştır.Maalesef böyle adamlar İlâhiyat fakültelerine ve Diyanet’e de sızmışlardır.
Bütün İlâhiyatçıları ve Diyanetçileri suçlamıyorum, hedef almıyorum ama iddiamda israr ediyorum. İçimize sızmışlardır.Soruyorum:1400 yıllık İslâm tarihinde hiç önder, imam, rehber, kaid kalmadı da, şu sarıklı Farmason Cemaleddin Afganî’yi, birtakım kimseler bu bozuk adamı Müslümanlara “İşte sizi kurtaracak kılavuz bu kişidir” diye reklâm etmektedir?
Bakara sûresinin 62’nci ayetini cumhur-i müfessirîn nasıl mânâlandırmışlardır. Bir de bizdeki birtakım reformcular bu âyete nasıl mânâ veriyorlar. Açmışlar Cennet’in kapısını ne kadar kefere varsa içeriye dolduruyorlar.
Uyanık ve firasetli kimselere sorunuz ve böyle tefsirleri kesinlikle almayınız.Bir tefsirin bozuk olması için içindeki bütün bilgilerin yanlış olması gerekmez. Ana konulardaki bir tek yanlış bile o tefsire gölge düşürür.
Herifin kütüphanesi doğru yanlış binlerce din kitabıyla, tefsir ve hadîs külliyatlarıyla dolu. Lâkin bu zat-ı nâ-muhterem namaz kılmıyor. Demek ki, bunca kitaptan feyz alamamış. Bu adam on ayrı tefsiri okusa ne olacak?Bir Müslümanı, küçük, muhtasar (özet) bir ilmihal kitabı bile kurtarabilir. Yeter ki, içindeki bilgiler sahih olsun ve sahih bilgileri okuyan kişi bunları hayatına uygulasın......vesselam.........