Zahir ve Bâtın ismi
Zahir ve Bâtın her şeyden önce Allah Tealâ Hazretleri’nin isimlerindendir. Ayet-i kerimede: “O evveldir, ahirdir, zahirdir, bâtındır.” (Hadid, 3) buyurularak, Cenab-ı Hakk’ın dört ismi zikredilmektedir ki, bunlar “ana isimler”den sayılmıştır.
Şu halde zahir-bâtın, aşikâr-pinhan, açık-gizli O’dur. Allah zatı itibarıyla gizlidir. Zatının hakikati duyu organlarıyla bilinemez.
Diğer bir cihetle de Allah zahirdir; varlığı her şeyde aşikârdır. Çünkü kainattaki her şey O’nun varlığına delildir. Sıfatlarının tezahürüyle, ilim ve kudretinin tecellisiyle varlığı apaçık olarak bilinmektedir.
***********************
Kur’an’da Zahir ve Bâtın
Bir hadis-i şerifte: “Kur’an’ın her ayetinin bir zahirî bir de bâtınî manası vardır.” (İbnu Hıbban, Sahih) buyurulmaktadır. Bu hadis-i şerifte Kur’an-ı Kerim’de bulunan muhkem ayetlerin dahi bâtınî manalarının bulunduğuna dikkat çekilmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi, Cenab-ı Hak dostlarının kalbini manaya açmış, Kur’an’daki bilgilerin özüyle kabuğunu, hakikati ile suretini onlara ihsan eylemiştir. Bunlar ummana dalıp inci mercan çıkarırlar. Kur’an’ın hem zahirini hem de bâtınını bilirler.
Kur’an ayetleri “muhkem” ve “müteşabih” olarak ikiye ayrılır. Basit bir tarifle, manası açık ayetlere muhkem, manası gizli olan ayetlere ise müteşabih adı verilir. Muhkem ve müteşabih birbirleriyle mukayese edildiği zaman muhkeme zahir, müteşabihe de bâtın denilir.
Bunlardan birincisi, İslâmî bilgilerin ve hükümlerin kaynağıdır. İkincisi, hakikatlerin ve sırların hazinesidir. Bunlar çok gizli ve derin manalardır.
Muhkem olan ayetleri alimlerin yanı sıra ilmi olmayanlar da anlayabilirler. Çünkü bunlar sarih, yani açık lafızlardır. Fakat müteşabih ayetleri yalnızca “râsih ulema” yani “ilimde kök salıp derinleşen” (Âl-i İmran, 7) büyükler anlayabilirler.
semerkanddergisi.com