Zorluklarla ve mesuliyetlerle dolu bir hayat yaşa!..

Başlatan İsra, 26 Nisan 2008, 06:08:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

Hayatı yenmek isteyenlerin bilmesi gereken iki önemli husus vardır:Engel ve zorluklar hayatın malıdır. Gelişme ve başarma arzusu içinde olan her insan engel ve zorluklarla çevrilmiş bir adaya benzer.

Diğeri ise bomboş oturmak, her işten kaçınmak veya tembellik etmektir. Hayatın tehlikelerinden, meselelerinden kaçınmak isteyenler, kaçmaya çalışırken düşerler.

Ya mücadele edeceksiniz ya da susup oturacaksınız, her şeyden elinizi eteğinizi çekeceksiniz. Yani ya hayat, ya ölüm.

Zorlukların önünden kaçan insanlar, bunu inanılmayacak kadar büyük bir bedelle öderler.

Her türlü engele, zorluğa, tehlikeye karşı alacağımız tavır, başarı gösterip gösteremeyeceğimizi belirleyecektir. Mesuliyet, bir insanın bulabileceği en iyi dosttur. Ne yazık ki birçok insan bunun kıymetini ancak ömrünün son zamanlarında anlar.

İnsanı ahlak sahibi yapan da yine bu mecburiyetlerdir. Borçlarını ödemek, sözünde durmak, kendisinin olduğu kadar başkalarının da menfaatlerine itina etmek, bir insanın iş hayatındaki ahlaki mecburiyetleridir.

Çalışmanın kıymeti, vücudu ve beyni daima güçlü tutmasında, bunları geliştirmesinde ve bizi hayata karşı maddeten ve manen dayanıklı yetiştirmesindedir.

Eğer ben bir genç adama nasihat verecek olsaydım şunu söylerdim:

“Git. Ömrün oldukça zorluklarla ve mesuliyetlerle dolu bir hayatta yaşa. Zira bunlarsız hayat, taşımaya değmeyen bir yüktür.”

Dünyaya faydalı, insanlığa faydalı, milletine faydalı olmuş her hakiki büyük adamın hayatı, zorluklar ve engellerle mücadelelerle geçmiştir.

Genç bir adam şu suali sormuştu:

-Lisanın en faydalı kelimesi hangisidir?

Derhal cevap verdim:

-Öğrenmek.

Hâlâ o soruya verebilecek başka bir cevap bulamadım.

İnsan öğrenmeli. Bilgi neredeyse oraya gidip elde etmeli.

İnsan zorluklara karşı koyma kuvvetini ancak “öğrenmek” sayesinde elde edebilir.

Hiçbir kimse zorluklar karşısında gelişigüzel tavır almamalıdır. Nasıl davranılması gerektiği incelenmeli, tespit edilmelidir.

Kendimize daima sormalıyız:

- Bana bu işte yardım edecek kitap yok mu?

Öğrenmenin en ucuz ve en kolay yolu “okumak”tır. Birkaç bin liralık kitap, milyonlarca liralık hizmet edebilir.

Okumaya ve öğrenmeye ayrılan zaman, daima kendisini öder. Ancak çok acele etmeye, sabırsızlanmaya gerek yoktur.

Bilginin gereksiz olduğunu düşünen insanlarla büyük işler başarılamaz.

İnsan, başarısının her noktasında daha çok bilgiye muhtaçtır.

Hatta başarı yükseldikçe bilgiye ihtiyaç da artar.

Kimi insanlar pratikte edindikleri tecrübe ve alışkanlıkların işe yaradığını görünce yeterli olduğunu zanneder ve bilgiyi küçümser.

Böylelerinin içinden büyük adamlar çıktığı görülmemiştir. Bunlar daima başkalarının peşinden yürürler de bunun farkına bile varamazlar.

Hekimoğlu İsmail

maslak


Lika

Çok önemli bir konu.Teşekkürler İsra :)

Her zaman dile getiririm, öğrenmenin asla yaşı, zamanı yok. Öyle insanlar görüyoruz ki; bunu bir çok yabancı turistte gördüm, otobüs, durak vs nerede olurlarsa olsunlar her daim ellerinden kitapları, bir anlarını dahi boşa geçirmemek adına çaba sarferken, bizler bu noktada kendimizi nerede görüyoruz epey bir sınamalıyız diye düşünüyorum.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim