Amerika aya hiç gitmedi mi?

Başlatan Tuğra, 09 Haziran 2009, 23:29:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra


Komplo teorisyenlerinin en sevdiği konu. Aya gidildi mi? Gidilmedi mi? Fotoğraflarla gidilmediği kanıtlanmaya çalışılmış. Sizce inandırıcı mı?

Apollo 11 ile 20 Temmuz 1969’da  aya gitti mi? Yoksa o fotoğraflar Nevada çölünde kurulan bir stüdyoda mı çekildi? Bu yıllardır süregelen, komplo teorisyenlerini en sevdiği konudur. Kimilerine göre "Amerika 1969' daki teknolojiyle aya gitmiş olsaydı günümüzde ay Amerika’nın bir üssü durumunda olurdu. Ama o tarihten beri hiç aya insanlı uçuş olmadı. 1969 lu yıllarda bilgisayarlar TIR larla taşınıyorken mekiğe nasıl sığdırıldı?" diyor. Kimileri ise aya gidildiğine inanıyor.

GÜNDEMİN DEĞİŞMESİ GEREKTİ


Aya gidildiğine inanmayanlar için o tarih de çok önemlidir. Çünkü o günlerde ABD hükümetinin üzerine Vietnam savaşının kara bulutları çökmüştü. Gündemin değişmesi gerekiyordu. Savaş bir süreliğine unutulmalıydı. Bu arada o zamanlar Amerika’nın karşısındaki tek güç olan SSCB ise uzay çalışmalarında açık ara öndeydi. Amerika uzay çalışmalarına 30 milyar dolar harcamış ama elle tutulur bir başarı elde edememişti. Bu nedenle ne yapıp edip SSCB’nin ulaştığı başarıları geride bırakmalıydı. O yüzden Nevada'da bir stüdyo konuldu ve aya gidilmiş gibi yapıldı.

Aya gidildiğine inanmayanlar bu fotoğraflarla iddialarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Ne dersiniz aya gidildi mi gidilmedi mi? İşte o fotoğraflar:

GÖLGELERE DİKKAT



Neil Armstrong'un ay yüzüne indiği fotoğraf... Peki bu fotoğrafta yanlış olan ne? NASA astronotlar üzerinde hiçbir aydınlatma cihazının bulunmadığını açıklamıştı. Yani ay yüzeyindeki tüm ışıklar güneşten gelmekteydi. Resimdeki oklar göstermektedir ki gölgeler farklı yönlere düşmüş. Acaba ay yüzeyine kaç tane güneşin ışınları vuruyor?

AYDA AYAK İZİ NASIL OLDU?




Buzz Aldrin'in ayak izi!... Buradaki oklar gölgelerin farklı yönlere düştüğünü göstermektedir. Tıpkı bir stüdyoda olduğu gibi. Bilindiği gibi ay yüzeyindeki yer çekimi dünyadakilerin 1/6'sıdır. Yani normal bir insanın ayak izinin ayakkabının altındaki çizgiler belli olacak şekilde çıkmamalıdır.

AYDA RÜZGAR MI ESİYOR?



Eğer söylendiği gibi ay yüzeyinde bir atmosfer yoksa, rüzgar da olmaması gerekir. Eğer öyleyse resimde gördüğümüz ABD bayrağı nasıl dalgalanıyor. Ve eğer atmosfer yoksa aydan gökyüzü daha net bir şekilde görülebilmeli. O zaman resimde tek bir yıldız bile yok.

LANDER ORAYA ELLE Mİ KONULDU?



Dalgalanan ABD bayrağının arkasında duran lander (astronotları ay yüzeyine taşıyan cihaz) çok kuvvetli bir iniş mekanizmasına sahiptir.  Fakat bu kuvvetli iniş mekanizması ay yüzeyinde hiçbir krater veya benzeri iz oluşturmamıştır. Oysa daha önceki fotoğrafta bir insanın ayak izi bile net bir iz oluşturmuştu. Nasıl oluyor da bu koskoca alet iniş ve kalkışta hiçbir çukur açmıyor?

ARMSTRONG BİR CÜCE Mİ?



1. Gökyüzünde tek bir yıldız bile yok!

2. Neil Armstrong'un fotoğrafını çeken astronot başlığın camına yansımış. Bu astronotun gölgesine göz atınca güneşin Armstrong'un tam arkasından yansıdığı söylenebilir. Ama Armstrog'a baktığımızda ise güneşin onun tam sağından vurmakta olduğunu görüyoruz. Bu nasıl oluyor?

3. Armstrong'un göğsünde C diye işaretlenen kameraya dikkatli bakın. Astronotlar fotoğrafları göğüslerindeki bu kamera tarafından çekiyorlar. Bu durumda Neil Armstrong'un boyu kendi fotoğrafını çeken astronotun ancak beline kadar gelmeli. Asronotlardan hiçbirinin boyu bu kadar değildi.

3. Kamera yukarı kaldırılarak da çekilmiş olamaz. Çünkü o zaman da ay yüzeyinin görünüş açısı böyle olmazdı.

GÖLGELER BİRBİRİNİN İKİ KATI



Armstrong ve Aldrin neredeyse aynı boydalar. Ama nasıl oluyor da Aldrin'in gölgesi Armstrong'un gölgesinin neredeyse iki katı oluyor?

LANDER'IN GÖLGESİ NEREDE?



Dünya üzerinde bir şeyin gölgesinin vurduğu yerde olan şeyler gözükebilir. Ancak bu resimde Landerın gölgesi üzerine vuran astronotu çok net görmemize rağmen nedense yüzeyindeki hiçbir şeyi karanlıktan görememekteyiz.

VE DİĞER DELİLLER

- Hesaplamalara göre Ay yüzeyindeki gündüz sıcaklığı 260 ile 280 Fahrenayt arasında değişiklik gösteriyor. Bu derecedeki sıcaklıkta filmler erir ve insanlar muhtemelen rahatsız olur. Hatta muhtemelen ölür ! Peki ama astronotlar neden bu kadar rahat görünüyor ?

-  Ay ' ın görünmeyen karanlık yüzündeki hava sıcaklığının eksi 41 dereceye kadar düştüğü biliniyor. Eksi 40 dereceden itibarense cisimlerin kırılganlık derecesinin arttığı biliniyor. Bu sıcaklıkta elektrikli cihazlar çalışmaz Araba akülerini çalıştırmak da zordur. Sıcaktan soğuğa geçerken yaşanan bu ani ısı değişikliği, cisimlerde esnemelere ve kırılmalara sebep olur. Peki ekipmanlar ve astronotlar nasıl bu kadar rahat çalışabiliyor ?

-  Niye 1/6 ' lık bir yerçekimi oranında astronotlar yürüme ile zıplama arasında gidip gelen hareketler yapıyorlar ? Televizyon çekimlerinin birinde, astoronotun zıplamak için dizlerini büktüğü ama sonuçta bir kaç adımdan öteye gidemediği gözleniyor. Astonotlar, yerçekiminin 6 kat daha az olduğu bir ortamda, niçin normal bir insanın yeryüzünde zıplayabiliceği kadar bir mesafeye zıplayabiliyorlar ?

KURŞUNLA KAPLI OLMALARI GEREKİR

- Bunun yanısıra, çekilen görüntülerde astronotların sert bir şekilde dizlerinin üstüne düştükleri birkaç sahne görüyoruz. Peki böylelikle kendilerini büyük bir riske atmış olmuyorlar mıydı ? Ya basınca dayanıklı elbiseleri yırtılsaydı ?



-  Bilindiği gibi yeryüzünden 250 ve 750 mil yükseklikteki mesafeler arasında kalan bölgeye Van Allen Kuşağı ismi veriliyor. Bu kuşak, güneşten gelen radyoaktivite yüklü ışınların dünyaya gelmesini engelliyor. Astronotların, Ay 'a gidebilmesi için bu kuşak içinden geçmeleri gerekiyor. Bir insanın buradan geçebilmesi içinse, 4 metre kalınlığında bir kurşun tabakasıyla kaplanmış olması gerekiyor!

İnternet Haber
〰〰〰〰🐠

Tuğra

Otomotiv uzmanları, elektrikli araçların en azından bazı sürücüler için benzinli araçlara iyi bir alternatif olabileceğini düşünüyor.

Ancak otomotiv sektörünü, elektrikli araçlar için şarj istasyonları kurmak gibi büyük bir görev bekliyor.

Bazıları için elektrikli otomobil kullanma zamanı geldi. Chevy Volt modelinin şarj edilebilir aküsü var. Araç boşalan aküsünü şarj etmek için benzinle çalışan motora geçebiliyor. Ama Nissan'ın Leaf adlı modeli, tamamen elektrikli ve küçük mesafeler için ideal bir araç.

Elektrikli araçlar bir zamanlar piyasada önemli yere sahipti.

Bir zamanlar derken 20'inci yüzyılın başından söz ediyoruz. Bu araç Los Angelesli lise öğrencisi Earle Anthony tarafından 1897'de yapılmış.

Ama daha uzun süre kullanımlı oldukları için benzinli araçlar piyasayı işgal etmiş.

1996 yılında General Motors şirketi EV-1 adlı aracı üretti. Petersen Otomotiv Müzesi'nden Leslie Kendall, sürücülerin EV-1'ı beğendiğini söylüyor: "Kuşkusuz, çok hoş bir araçtı. Amerika'nın bir çok yerinde denendi ve çok olumlu tepkiler aldı. Üstelik performansı da harikaydı."

Bununla birlikte EV-1'ın maliyeti fazla, menzili azdı. Üretim 1999 yılında durdu.

Yeni üretilen elektrikli otomobillerde eski sorunlara çözüm bulundu. Ama bu kez asıl sorun kentlerin dışında şarj istasyonları olmaması. Güney California Elektrik Şirketi'nden Edward Kjaer şarj istasyonlarının önemini vurguluyor: "Elektrikli araçların sayısı belli bölgelerde artış gösterecek. O yüzden artık bu araçlara enerji sağlanması üzerinde yoğunlaşmamız gerek. Yapmamız gereken iş bu."

Evlerde ve işyerlerinde şarj istasyonları kuran AeroVironment adlı şirketten Kristen Helsel elektrikli otomobil teknolojisinin yaygınlaştığını söylüyor: "Gitmediğimiz yer kalmadı. Avustralya'dan Avrupa'ya, Kanada'dan Brezilya'ya, Büyük Okyanus'un bir ucundan diğerine, Hindistan'a kadar. Bu bölgelerde elektrikli otomobillere yoğun ilgi var."

Şimdilik Toyota'nın Prius modeli gibi, hem benzin, hem de elektrikle çalışan hibrit arabalar çevresel ve mali kaygıları olan sürücüler arasında çok popüler. Ama Edmunds.com adlı otomotiv araştırma sitesinden Karl Bauer'a göre, hibrit otomobillerin piyasadaki yeri çok az: "Geleneksel anlamda benzinli araçlar, hala çok yaygın. Bu yüzden onların üzerinde daha fazla araştırma yapılıyor. Hibrit otomobil piyasası, tüm piyasanın yüzde 2-3'ünü oluşturuyor. Son beş-altı yıl içinde hala çok az orana sahipler. Tabii yalnızca elektrikler çalışan otomobiller açısından piyasa çok daha küçük."

Bauer elektrikli araç sürücülerinin şarjın bir anda bitmesinden kaygılandığına dikkati çekse de, iyi planlamayla bunun üstesinden gelebileceklerini söylüyor. Pil teknolojisi geliştiği gibi değişik seçenekler de düşünülüyor: "Başka düşünceler de var. Mesela aracınızı şarj etmek için saatlerce bekleyeceğinize, akülerin takas edilmesi düşünülüyor. Boş aküleri şarjlı olanlarla değiştirmek için bekleme süreniz 5-10 dakikaya inecek. Böyle çözümler yararlı olacak."

Yeni araçların elektrik motorlarını çalıştırmak için çevreye zararı olmayan hidrojen yakıt pilleri üzerinde de araştırma ve testler yapılıyor.

Leslie Kendall'a göre elektrikli araçlar, artan yakıt fiyatları karşısında tüketicilerin gereksinimlerini karşılayabilir: "Birçok kişi yenilenebilir enerjiyle çalışan, havayı kirletmeyen, daha az zahmetli ve kullanımı daha rahat araçları tercih ediyor. Araçlarının daha sessiz ve sorunsuz çalışmasını istiyorlar."

Elektrikli araçlar, altyapının geliştirilmesinden sonra tüketicilere çok daha cazip geleceğe benziyor.

veteknoloji.com
〰〰〰〰🐠