SÜNNET NAMAZLARI YERİNE KAZA KILMAK
Günümüzde kaza namazlarıyla alakalı özellikle bazı kesimlerin yaydığı bir görüş var. Bu görüşünsahipleri "kaza namazı olan bir kimse, farz namazlarının sünnetlerini terketmeli, bunun yerine kaza namazı kılmalı" diyorlar.
Aslında namazların çokça kazaya kalması meselesi asrımızın problemlerinden birisidir. Çünkü asr-ısaadetten beri mü'minler namazın farziyetini ruhlarında öyle hissetmişlerdir ki, bırakın namazları terketmeyi, beş vakit farz olan namazlarının üstüne nafile namazlarını bile aksatmamışlardır.
İkinci olarak, sünneti terkedip bunun yerine kaza namazı kılmanın "farz borcu olan bir insan sünnet ile uğraşmamalı" türünden nisbeten akla yatkın bir dayanağı olsa da, bu konuda şöyle düşünmekdaha İslamî, dolayısıyla da daha doğru ve yararlı olacaktır:Kişi namazlarını kazaya bırakmakta zaten bir günah
işlemiştir.Şimdi bunu telafi edeyim derken, sünnet gibi Efendimiz'in hayatı boyunca kıldığı,kılana büyük sevapların verileceğinin vaat edildiği, insanı Allah'a ve Resulü'ne yaklaştıran ve bir hadisin beyanına göre ahirette farzların eksik gelmesi durumunda zaten kaza yerine kabul edilecek birameli terk etmek doğru olmasa gerek. Eksikliği telafi etmek, sünnet olan bir ameli terk etmek suretiyle olmamalı, o eksiklik için ayrı bir zaman ayırmalı ve kaza namazları o vakitte ayrıca kılınmalıdır.Çünkü biz, Allah Rasülü'nün,namazlarının sünnetlerini hayatları boyunca hiç terk etmediğini görüyoruz. Terk etmek bir yana, sünnetler kaza edilmediği halde "hayatımda boşlukolmasın"düşüncesiyle kaçırdığı bir-iki sünnet namazını dahi kaza etmiştir. Yine bir gün uykuya dalıp kılamadığı teheccüd namazını ertesi günü öğleye kadar olan vakitte kaza etmiştir.Bu sebeple,"Hammadun"ümmeti olarak bizi,O'nunla münasebete sevk edecek, ahirette "livâu'l hamd" sancağı altında
toplanmamıza vesile olacak şeyler, herhalde bizim sünnetlere ittibamızdır.
Sünnet, bir manada insanın sahib-i sünnet ile yani Efendimiz ile irtibata geçmesinin adıdır.İnsan bu sünnetlere devamı nisbetinde, O'nunla kontak olur. Hasenatımız ile sevinen, seyyiatımızdan dolayı üzülen Allah Rasülü'yle devamlı irtibat halinde olmanın yolu, sünnetleri yerine getirmektir.Bunlar için de hasseten, sünnet namazları fasıla vermeksizin kılınmalıdır.
Buraya kadar yapılan izahlar,aynı zamanda kaza namazları dışında da sünnetleri terketmenin hükmünün ne olduğunun cevabı olmaktadır.
Mevzuyla alakalı fıkıh kitaplarına bakacak olursak; Hanefi mezhebi âlimleri, sünnet namazlarının ehemmiyetine dikkat çeken çok sayıda hadisin olması sebebiyle, sünnetler yerine kaza namazı kılınamayacağına dair fetva vermişlerdir. Ancak diğer üç mezhep, üzerinde kaza namazı olan birisi için sünnet kılmasını uygun görmemişlerdir. Dört mezhebin dördü de hak olduğuna
göre, kaza namazı çokolan ve gerçekten bu borcunu ödemeye vakit bulamayan kimseler, hanefi mezhebinin dışındakimezheplere
uyup sünnet yerine kaza namazı kılarak üzerlerindeki farz borcundan bir an önce kurtulabilirler. Ancak imkanı olanlar hem kaza namazını, hem de sünnet namazları kılmalı, kaza için
sünneti terketmemelidirler.
Bunun için namazını geçmişte kazaya bırakan kimse, bir yandan namazlarını kaza etmekleborçtan kurtulurken, diğertaraftan da sünnetlere daha fazla sarılarak Efendimiz'in şefaatini kazanma yoluna gitmelidir.
Ali Demirel