Bir insan, Allah Teâlâ'nın varlığuıa ve birliğine, Muhammedi (s. a.v.) in onun kulu ve Peygamberi olduğuna, meleklere, kitablara ve diğer peygamberlere, âhiret gününe ve kadere inanmakla mü'min ve Müslüman olur.
Her mü'min, imanını geliştirip kuvvetlendirmek, kâmil ve olgun bir Müslüman olmak için eavret göstermek zorundadır
Bu ulvi dereceye ulaşmak için Rabbimizin emirlerini duymak ve Peygamberimizin sünnetlerine uymak gerekir. Böyle hareket etmeden dünya ve âbirette selâmeti bulmak, yelkensiz ve dümensiz bir gemi ile okyanusta yolculuk yapmak kadar zordur. Bu yol dikenli, tehlikeli ve haramilerle doludur.
Bu yol, dikkat ve uyanıklık ister. Cennet, bu engelleri asmakla ve durmayıp koşmakla elde edilir.
Durmadan dönen dünyada yerinde durmak zararlıdır. Âhirette giden bu yolda ileriye doğru yol alabilmek için öndere, ışığa ihtiyaç vardır. Yolun inişini, yokuşunu ve virajını gösteren işaretlere ihtiyaç vardır. Nerede ve ne gibi tehlikeler bulunduğuna dair bilgiye sahip olmak lâzımdır.
İslâm dini; bu yolu zarara uğramadan yürüyebilmek için gerekli bilgiyi ve şartlan göstermiş bulunmaktadır.
Âhiret yolculuğunu; kaptanı Hazret-i Muhammed, pusulası Kur'-ân, yelkeni sünnet, dümeni dikkat ve muharrik kuvveti iman olan İSLÂM gemisiyle yapmak gerekir.
«...Mü'minler, (gerek) sana indirilen (Kur'ân-ı Kerim) e, (gerek) senden evvel indirilen (kitab) lara iman ederler. (Onlar) namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allah'a ve âhiret gününe inananlardır. İşte onlar (böyle). Biz onlara çok büyük bir ecir vereceğiz» (1).
«Mü'minler ancak onlardır ki Allah anıldığı zaman yürekleri titrer, karşılarında âyetler okununca (bu), onların imanını artırır, onlar ancak Kaillerine dayanıp güvenirler» (2).
«Mü'minler ancak o kimselerdir ki Allah'a ve Resulüne iman ettikten sonra şüpheye sapmayıp Allah yolunda maîlariyle, caniariyle savaşırlar. İşte onlar (imanlarında) sâdık olanların tâ kendileridir»
Peygamber Efendimizin hadîs-i şerirlerinde inceleme yapacak olursak mü'minin şöyle olması lâzım geldiği anlaşılır:
Mü'min; uyanık, ileriyi gören kimsedir. Aldatarak alçak, aldana-rak ahmak olmaz. «Mü'min bir (yılan) deliğ (in) den iki defa ısınl-maz» (4).
Ey mü'min! İman denilen muharrik kuvveti çalıştır, vicdanla hareket et ve içinden gelen sese kulak ver: «Kötülüğün, sana çirkin geliyor, iyiliğin seni sevindiriyor (kâmil) bir mü'minsin
Mü'min, kendi nefsinden önce, din kardeşini düşünerek imanda kemâle erer. Kimsenin kötülüğüne hareket etmez. Kendisi için sevip arzu ettiği sey'i insanlar için de sever. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
«Sizin hayırlınız, kendinden hayır umulan ve şerrinden emin olunan adamdır» (6).
«Mü'min, din kardeşine ilmi ve düşüncesiyle ışık tutarak onu aydınlatır. Çünkü mü'min, mü'minin aynasıdır»
«Mü'min, mü'mine karşı birbirini perçinleyen binalar gibidir»
Mü'min, halkın mal ve can itibariyle kendisinden emin olduğu kimsedir. O, çalışkandır. Rızkını halâlden temin etmek için alın teri döker. Son nefesini verirken, hayasından dolayı, «alnı terleyerek ölür»
Mü'min geçim ehlidir. Geçimsiz ve kendisiyle geçim yapılamayan kimsede hayır yoktur.
, Mü'min, namus ve şerefini korumakta son derece gayret sahibidir. Atını, pusatını ve hele ailesini düşmanın kucağına teslim etmez. •O şerefli ve cömerttir. Varlığıyla insanların hayrına koşar. İnsanların hayırlısı, halka hayırlı olandır.
«Mü'min faydalıdır. Ona gitsen sana faydalı olur. Kendisine akü danışsan sana (fikriyle) menfeat verir. Şayet onunla ortaklık yapsan sana (kazançla) faydalı olur. Onun herbiri işi fayda (lı olmazık) dan ibarettir» (10).
«Baş, gövdeden bir parça olduğu gibi, mü'min de iman ehlinden bir cüzdür. Başta olan (bir ağn) için cesed acı duyduğu gibi, ehl-i imanın eleminden dolayı mü'min acı duyar» (11). Esasen mü'minler, bir cesedin uzuvlarına benzemektedir.
Mü'min, din kardeşleriyle yakın alâka kurmalıdır. Onların dertleriyle alâkalanmalı ve çare aramalıdır. «Halkın arasında yaşayıp onların ezalarına sabreden bir mü'min, insanlar (m arasın) a karışmayan ve onların ezalarına tahammül göstermeyenden hayırlıdır» (12).
• «Mü'min, mü'minin kardeşidir. Ona hayırsizlig hiçbir halde bırakmaz» (13). Onu helak olacak birseyi teslim etmez, ona zulüm ve işkencede bulunmaz.
Mü'min akıllı, zeki ve (zararlardan) çekingendir