Kur'an-ı kerim, hiçbir dile, hatta Arapçaya bile tercüme edilemez. Her hangi bir şiirin kendi diline bile tam olarak tercümesine imkan yoktur. Hadis-i şeriflerde de durum aynıdır. Hadis kitaplarından hadis nakletmek için hadis âlimlerinden icazet almak gerekir. (Berika c.1)
Hadis-i şerifleri ve âyet-i kerimeleri, hadis kitaplarından ve Kur'an-ı kerimden değil, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından nakletmelidir. Mesela, (İhya'daki hadis-i şerifte) veya (Mektubat'taki âyet-i kerimede buyuruluyor ki...) diyerek nakletmek gerekir.
Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmişiki fırkanın âlimleri, tefsirlerden yanlış mana çıkardıkları için sapıtmışlardır. Âlimler sapıtınca, âlim olmayanların tefsir, okuması felaket olur. (Hadika)
1986 da İstanbul'da yapılan Kur'an Tercümeleri Sempozyumunda 1500 den fazla tercüme incelendiğinde, birbirini tutmayan hükümler görüldü. Herkes anlayışına göre tefsir ettiği için, karşımıza bir korkunç, dehşetli ve vahim manzara çıkmıştır. Halbuki nakle dayanılsaydı böyle olmazdı. Türkiye'de ilk defa Kur'an tercüme işini, Cihan Kitabevi sahibi Misak isimli bir Ermeni başlatmıştır. Maksat dinimizi bozmaktır.
Tefsir, akla değil, nakle dayanır. Ehl-i sünnet âlimlerinin, Peygamber efendimizden ve Eshab-ı kiramdan alarak yaptıkları tefsirlere aykırı tefsir yazan, küfre düşer. Hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. (Mek.Rabbani m.234)
Hazret-i Ebu Bekri Sıddık, (Kur'an-ı kerimi kendi reyimle, kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır, hangi gök gölgeler?) buyurmuştur. (Şir'a)
Bizim gibilerin, tefsirden din öğrenmesi mümkün değildir. Tefsirden abdestin farzını bile öğrenmemiz mümkün değilken, itikadi konuları öğrenmemiz nasıl mümkün olur? İslam âlimleri yıllarca çalışarak, Kur'an-ı kerimden çıkardıkları hükümleri, kitaplara yazmışlardır.
Her işi ehlinden öğrenmek gerekir. Fıkıh kitaplarını "Tabu" olarak gösterenler, "Dini Kur'andan, tefsirden öğrenin" diyenler, eğer cahil değilseler, din anarşisi meydana çıkarmak için çalışan hain ve sapık kimselerdir.
Mezhep imamlarımız, (Âlimlerden sorup öğrenin) mealindeki âyet-i kerime mucibince,
Kur'an-ı kerimin manasını, Tâbiinden ve Eshab-ı kiramdan öğrenerek, kitaplarına yazmışlardır. Diğer âlimlerimiz de, bunların kitaplarından, tefsirden, hadisten anladıklarını, bizim gibilere açık, kolay öğretmek için, binlerce Fıkıh ve İlmihal kitabı hazırlamışlardır. (Birgivi)
Ehl-i sünnet itikadını ve farzları, haramları öğrenmek farzdır. Bunlar, ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir. Fıkhı, âlimler, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. (Hadika s. 324)
İmam-ı Şarani hazretleri de buyuruyor ki:
(Hadis-i şerifler, Kur'an-ı kerimi açıklar. Mezhep imamları, hadis-i şerifleri açıkladı. Diğer âlimler de, mezhep imamlarının sözlerini açıkladı. Namazların kaç rekat olduğunu rüku ve secdede okunacak tesbihleri, bayram ve cenaze namazlarının nasıl kılınacağını, zekat nisabını, orucun ve haccın farzlarını, hukuk bilgilerini, Peygamber efendimizin açıklaması olmadan Kur'an-ı kerimden anlamak mümkün değildir.
İmran bin Husayn hazretleri,
(Bize yalnız Kur'andan söyle!) diyene, (Ey ahmak, Kur'an-ı kerimden her şeyi anlamak mümkün mü? Mesela namazların kaç rekat olduğunu bulabilir miyiz?) buyurdu.
Hazret-i Ömer'e de,
(Farzlar seferde kaç rekat kılınır? Kur'anda bulamadık) dediler. Cevaben, "Allahü teâlâ bize Muhammed aleyhisselamı gönderdi. Biz, Kur'an-ı kerimde bulamadıklarımızı, Resulullahtan gördüğümüz gibi yapıyoruz. O, seferde dört rekatlık farzları, iki rekat olarak kılardı. Biz de öyle yaparız" buyurdu.) [Mizan]
dinimizislam