Televizyon; iyiye-kötüye, doğruya-yanlışa, hakka-batıla, harama-helâla, faydalıya-zararlıya kullanılabilen bir alettir. Camında, ekranında, kablosunda bir kötülük veya bir iyilik bulunmamaktadır. Bütün iş, tamamen programlardadır, iyi tarafa da kullanılabilir, kötü tarafa da. Çok dikkatli olmak lazım. İşte görüyorsunuz.
Bugünkü televizyon programlarının içinde afedersiniz her şey var... Gazinoya gitmezsin, gazino senin eve gelir... Şarkıcı dinlemezsin, şarkıcı senin eve gelir... Açık saçık yerlere, plaj vesaireye gitmezsin; o senin yanına gelir... Spor yapacağım diyen çıplak insanlar senin karşına gelir.. Televizyonun içinde her şey var... Günahtır, ayıptır, insanın feyzini yok eder. Baktığından dolayı, o günahların zararı olur. Elbette dinimize-dünyamıza faydalı olan, öğretici, eğitici programlardan istifade edebiliriz. Çok dikkatli olmak lazım. Şunun zararı yok, bunun günahı yok derken, bir bakmışın ki, hepsini seyretmişsin.
Bugün (çok azı hariç) televizyon programları:
1- Şeref ve iffeti yok etmekte.
2- Nesillerin dikkatini zina ve seks konularına çekmekte.
3- Toplumu israfa yöneltmekte.
4- Ahlâkı dejenere etmekte.
5- İnsanların şehvetini gıdıklamaktadır.
*
Demek oluyor ki, bu âlet ülkemizde geneli itibariyle daha çok kötü amaçlar, zararlı konularda kullanılmaktadır. Programlar (çok azı müstesna)anti İslâmi ve anti millidir. Durum bu olunca, böyle programlı televizyonları seyretmek büyük günahlardan sayılır.
*
İşte delili
İslâm Dininin amacı şu beş şeyi korumaktı
1- Dini korumak,
2- Aklı korumak,
3- Nesli korumak,
4- Canı korumak, (beden ve ruh sağlığını korumak),
5- Malı korumak.
Kur’an ve Sünnetin tamamı bu beş hususu korumaya yöneliktir.
Televizyon programlarına gelince, dizi filimleriyle, tiyatrosuyla, konseriyle, çizgi filimleriyle, açık oturumlarıyla ve hatta haber programlarıyla şeref ve iffeti yıkmakta, namus kavramını unutturmaya çalışmakta, yalan yanlış haberlerle insanlarımızı ifsat etmektedir.
O halde bu özellikleri sergileyen kanalları dinlemek de seyretmek de haramdır.
Programlarını seyretmenin haram olduğunu zikrettiğimiz televizyon kanallarını seyreden insanlarda namussuzluk hastalığı başgösterir.
Böyle kanalları bir baba karısıyla, oğluyla, kızıyla geliniyle torunuyla nasıl seyredebilir.
Seyredilir ve seyrederim diyenlerin ya aklında ya da namusunda bozukluk vardır.
Çocuklar çevrelerine göre şekillenirler.
Şehvet ve lezzetlerin peşinde koşanları ikide bir seyreden çocuğun şahsiyeti zedelenir. Böyle büyüyen çocukların çoğu belli bir yaştan sonra seksomanyak olmuşlardır.
Kadınlaşan erkekleri, erkekleşen kadınları seyredip duran çocuk namussuzluk bombardımanına tutulmuştur. Yarın bu çocuk delikanlı değil şahsiyetsiz bir maluk olur.
*
Konu ile ilgilenen uzmanlara göre, çılgınlıkları, insan ahlâkına, edebine uymayan davranışları seyreden çocuğun gördükleri onun erkekliğini öldürmekte, şahsiyetini yok etmekte, mayasını değiştirmekte, şeref ve iffetle ilgili faziletleri işlemez hâle getirmektedir.
Sorumlu babalar, analar çocuklarını ahlâk dışı cinsel konulardan uzak tutmalıdırlar.
Çocuklarının kalbine ve kafasına şeref, kişilik, yüksek ahlâk, fazilet gibi mânevi değerleri dikmeli, her şeyin üstünde Allah (c.c.) korkusunu ve sevgisini aşılamalıdırlar.
*
O halde, müslümanlar bu konumun üzerine hassasiyetle eğilmelidirler. Ellerindeki kanalları seyredilebilecek, özellikle çocukların dikkatini çekecek programlarla ve câzip metodlarla zenginleştirmelidirler. Çocuklara “mevcut kanalları seyretmeyin” demek çâre değildir. Boşluk doldurulmalı alternatifler müslümanların önüne konulmalıdır.
Bu farzdır. Yerine getirilmedikçe bütün müslümanlar sorumludur. Aksi halde müslümanlar olarak hepimiz kaybederiz. Nitekim ediyoruz da...
Bir de üzülerek şu hususa temas etmek istiyorum: Birtakım sözde islamî televizyon kanallarının ne hale düştüğünü görüyoruz. Onlar başlangıçta ne güzel şeyler söylemişlerdi. Ahlaka, fazilete, edebe, terbiyeye uygun millî ve dinî yayınlar yapacaklardı. Bu maksatla ne paralar toplandı; dindar Müslüman kadınların bileziklerini, yüzüklerini mücevherlerini bile aparttılar. Sonunda manzara ortada.