İmam-ı Rabbanî Ahmed Farukî Serhindî Hazretleri’ne (ö.1034/1624) şeyhlerden birisi bir mektup yazarak şöyle sormuş:
- Senin ifade ettiğin yüksek makamlara Ashab-ı Kiram ulaşmış mıdır ulaşmamış mıdır? Eğer ulaşmışlarsa bir defada mı yoksa derece derece mi ulaşmışlardır?
Ahmed Farukî ona:
- Bunun cevabını alman için senin burada olman gerekir, diye haber gönderdi.
Soru sahibi gelip hazır olunca, İmam-ı Rabbanî Hazretleri ona karşı bütün makamları toplayan bir teveccühte / yönelişte bulundu.
Derhal onun ayaklarına kapanan adam dedi ki:
- Şimdi inandım ki bütün manevi makamlar, Ashab-ı Kiram için Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem’in sırf nazar etmesiyle hasıl olmuştur...
Bir adam İmam-ı Rabbanî’yi ziyaret maksadıyla uzak bir memleketten gelerek geceleyin Serhind’e ulaşmıştı. Farkında olmadan Rabbanî Hazretleri’nin münkirlerinden birinin yanında gecelemeye kalmıştı. Misafire niçin Serhind’e geldiğini sordu. O da: “Şeyhi ziyarete geldim” dedi. Başladı adam, Şeyh Hazretleri aleyhinde atıp tutmaya! Misafir bu durumu görünce endişelendi ve Rabbanî Hazretleri’nden himmetle yardım isteyerek içinden şöyle dedi: “Üstadım, ben hakkı talep için buraya geldim; bu adam ise beni ondan vaz geçirmeye çalışıyor...” Bir müddet sona uykuya daldı. Sabah vakti olunca bir de öğrendi ki, gece ev sahibi ölmüş! Adamcağız süratle Şeyh Hazretleri’ne gitti ve ona bu haberi anlatmak istedi. O ise tebessümle kendisine bakarak: “Gece olan bazı şeyler gündüz anlatılmaz!” dedi, konuyu kapattı.
İmam-ı Rabbanî’nin şöhreti yayılıp uyanları çoğalınca, onu çekemeyen hasetçiler sultana şikayet ederek aleyhinde çekiştirdiler (Hindistan’da). Sultan da onu hapsettirdi. Üç yıl hapiste kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakılması da şöyle olmuştu: Zindan her taraftan sağlam koruma ve güçlü nöbetçilerle çevrili olduğu halde, İmam Hazretleri Cuma namazı için dışarı çıkarak namazı kılıp yerine dönüyor, nereden çıkıp gittiğini ise bilemiyorlardı. Onun bu kerametli halini gördükleri zaman hapisten çıkarıp serbest bırakmışlardı.
Câmiu Kerâmâti’l-Evliya, 1/556-57.
Semerkand