Sadakat islami Forum

DİNİ KATEGORİLER => FIKIH VE İTİKAD => Konuyu başlatan: muallim_abi - 21 Ekim 2005, 03:20:20

Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: muallim_abi - 21 Ekim 2005, 03:20:20
Mutaassıp bir gazete yazarı kendisine sorulan "Kaza borcu olan teravih kılabilir mi? Şafii’de de aynı mıdır?" sualine "Kaza borcu varsa teravih kılamaz. Evet, Şafii’de de aynıdır." şeklinde, kafasına göre fetva vermiş.

Günümüzde kendini ehli sünnet tanıtan insanların sünnet yoketme girişimlerini gördükce dehşete kapılıyoruz. Oysa bütün HANEFİ fıkh kitaplarında, kaza borcu olan (ister bir günlük, ister bir yıllık, ister 20 yıllık) müslümanın hadisi şeriflerle sabit NAFİLELERİ nafile niyyeti ile kılmalarının DAHA FAZİLETLİ olduğu yazmaktadır.

Hanefi mezhebinin, bu fetvayı verenlerce de EN MUTEBER fıkh kitabı olan İBN-İ ABİDİN başta olmak üzere, NİMET-İ İSLAM (ki Tahtavi haşiyesinin osmanlıcasıdır) ve MECMUATUZ-ZUHDİYYE gibi nice kaynak eserde bu fetva yer almaktadır. Hatta MEZAHİBİ ERBEA kitabında 4 hak mezhebin hükmü belirtilirken, hanefilerin hükmü açıkca belirtilmiştir.

Beğler! İctihad ile ictihad nakz olunmaz!* (Mecelle Madde 16, Dürerul-Hukkam fî Şerhi Mecelletul-Ahkam Cild 1, Sahife 68 ) Şafii mezhebinin ictihadını alıp, onların kaynaklarını kullanıp hanefi mezhebinin MÜFTABİH hükmüne savaş açamazsınız! Bunun mezhepsizlikten pek uzak bir tarafı yoktur!

Bakın en muteber USULI FIKH kitabı olan MİRATUL USUL'de zamanın EBU HANİFESİ ne diyor?

SAHHA TATAVVU MEN ALEYHİL FARZ!

Bu kaidenin üzerine "umum-husus" mantığını  sergileyen cahillere de yazık.

Molla Husrev'in, İbn-i Abidin'in, Zühdi Paşa'nın ve hanefi fukahasının hükmlerini beğenmeyip, müctehid edasıyla "KAZA BORCU OLAN ŞUNU ŞUNU KILAMAZ" demek "KAFAYA GÖRE FET VERMEK" değil de nedir?

Abdulhakı Dehlevi gibi, İbni Nuceym gibi zatların fetvası var diyenlere, "Gidin usul ilimlerini tekrar okuyun" demekten başka çare yoktur. Fıkhta her önüne gelenin fetvası alınmaz. (Bu durumda bazı nakillere dayanıp türkçe namaz kılınabilir diyenlere de hak vermemiz icab ederdi) Kaldı ki bu mübarekler yukardaki cahilin verdiği gibi bir FETVA vermemişlerdir. Birşeyin "efdaliyetinden" bahsetmek ile "cevazından" bahsetmek arasında dağlar kadar fark ve bir o kadar vebal vardır.

Ve yine kaldı ki "Kaza borcu olsa da bilinen nafileleri nafile niyeti ile kılmak daha efdaldir" diyen hanefi fukahasına ve bu fukahanın müftabih kavline dil uzatmak ahmaklıktan beri değildir.

Eski-yenş, zaruri-özürsüz gibi ayrımlarında MUCİDLERİ bu zatlar. Mesela okuduğum birçok HAŞİYE fıkh kitabında bu "özürlü-özürsüz" veya "yeni-eski" tabirleri geçmekten olduğu halde yine de ibarenin sonunda "kaza borcu olan nafileye nafile diye niyet eder" yazmakta. E şimdi bu fıkh ulemasıda mı ahmak bre cahil budalalar. Onlar kitapları hep eksik yazmış öyle mi? Asıl ahmaklık bunu iddia etmektir..

Allahu teala bu tür ahmakların fetvasına uyanlara rahmet eylesin..

* El-ictihâdu lâ yünkazu bi'l-ictihâdi ve delîluhâ el-icmâu
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: muallim_abi - 21 Ekim 2005, 03:30:31
Konuyla ilgili MECMUÂTU'Z-ZÜHDIYYE'nin ibaresi:

Te'lif eden: Es-Seyyid Ahmed Zühdi Paşa

(http://members.chello.at/halit_abi/MZ1.jpg)

(http://members.chello.at/halit_abi/MZ2.jpg)

Kaynak: Mecmuâtuz-Zühdiyye fî Ahkâmi'd-Diniyye
Derseadet 1311, Matbea-i Osmaniyye
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: GEZGİN - 21 Ekim 2005, 10:04:56
Allah Razı olsun...
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: ay-yüzlüm - 21 Ekim 2005, 18:24:08
ellerine sağlık kardeşim

Allah CC razi olsun çok güzel faydalı bilgiler eklemişsiniz
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: muallim_abi - 21 Ekim 2005, 23:22:51
Eklemekte yarar görüyorum:

Bazı hadis-i şeriflerde ve sahabi rivayetlerinde "Farz borcu olan, kaza etmeden, nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz" gibi rivayetlerin hepsi sahih olup, bizim beyanatımızı desteklemektedir.

Zira HANEFİ fukahasına göre kişinin ZATEN "kaza borcu varken nafile kılması" doğru değildir. Bu ZATEN bütün hanefi fıkh kitaplarında yazar. Buna karşı çıkan da yoktur zaten. Hiçbir hanefi alimi de karşı çıkmamıştır.

Amma velakin bu bilinmeyen, hadis-i şeriflerle sabit olmamış NEVAFİL için geçerlidir. Hakikaten de bir müslümanın KAZA borcu varken çıkıp "şuraya durup şöyle 4 rekat nafile kılayım" demesi boş iş olur. Ancak hadisi şeriflerle belirtilmiş sünnetleri kılması, kaza kılmasından evladır. Din AKIL işi değildir ki, biz şimdi çıkıp bu hükmü sorguya çekelim.

Bu ahmaklar 1,5 santim akıllarıyla TERAVİH namazını bile ortadan kaldırıyorlar. Kendilerini dini konularda söz sahibi kabul ediyorlar. Sünnete düşmanlık ettikleri başka konularda bariz bir şekilde görülmekte.

Zahidi merhum "Zamanın halkını bilmeyen cahildir" buyurur. Bu zamanda müslümanlara bu tür doğru olmayan fetvaları vermek, onları dini ibadetlerden daha fazla soğutmağa yarar. Tesbih namazının dahi cemaatle kılınmayacağını iddia edip, kaza borcu olanların bilinen nafilelerinin kabul olmayacağını iddia eden cahillere uymamalı. Akılları imanlarını geçmiş.

Selam ve dua ile..
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: racül - 06 Kasım 2005, 23:50:53
Bildigim kadariyla safii mezhebinde kaza borcu olan nafile kilamaz..

Türkiye gazetesini cikartanlar umumiyetle abdülhakim arvasi'nin müridanidir. Abdülhakim Arvasi safii olmali.. Safi bir zata baglanan müridan seyhlerininn safii mezhebine göre verdigi bir fetvayi, hanefi ahaliye de, müridandan olmayan sair insanlara da kabul ettirmek icin 50 senedir ugrasip duruyorlar...

Gecen gün gördüm,

"Bir bilen" hala sigarayi helal gösterme cehdiyle sitesinde iyicene döktürmüs.. Sigaranin mazarratinin ayyuka ciktgii günümüzde de hala sigara savunuculuglu???

Abdülhakim Arvasi (bazi sahsi durumlarina binaen) necip fazila (sigaranin yaninda) "difk" (istimna bilyed)i da tavsiye ediyordu...

Simdi bir sayfa da istimnanin faziletinden mi bahs edilmeli?


...........

Söylenen sözleri söylendigi baglamdan cikartip umuma tesmil etmek, sözü söyleyen zat icin de bazen negatif propaganda olmakta...
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: muallim_abi - 07 Kasım 2005, 00:16:04
Kaza borcu olanın sünnetleri kılmasında hanefi mezhebince bir beis yoktur.. Eserlerde bu açıkca belirtilir.. İbni Nüceym hazertleri ise bu konuda İmam Şafii'nin ictihadını benimsemiş, çıkıp buna da dil uzatmak olmaz; alıp O'nun fetvasını umuma yaymak ve bir de kılanlara "ahmak" lakabı takmak asıl ahmaklık olur.. Fıkh kitaplarında böyle ibareler yok, her hanefi alim aynı hükmü yazacak diye bir kaide de yok.. Mezahibi Erbea kitabında da böyle ibare yok.. Bazıları sonradan eserleri tahrif ediyor.. Aynı ibareleri Fetavayi Zahiriyye'ye de almışlardı..

Sigaraya "helal" demek ise abesle iştigalin en büyüğüdür.. Halbuki "helal", hakkında "icma" hasıl olmuş şeylerde olur.. Sigaranın bırakın helalliğini, mekruhluğunda bile "icma" hasıl olmamıştır..

Kendini din adamı zannedenler diyor ki: "Helal olan şeye delil aranmaz".. Bu külahın muhatab olduğu bir cümle ve kelime oyunudur.. Armudun, elmanın, çayın helalliğine delil soran mı var? Sigara bunlarla kıyas edilir mi?

Birçok alim "haram" dedi.. Berika kitabında (Tarikat-ı Muhammediyye şerhi) Muhammed hadimi hazretleri dahi sigaranın kesinlikle "helal" olmadığını beyan eder.. Ulemanın edna derecesindeki ihtilafı şüpheye sebebtir en başta.. Bunu da bildirir..

Şimdi bunca ihtilafı bilip, "haram" diyen ulemayı elinin tersi ile itmek, müslümanın yapacağı iş değildir.. Hele birde gerek Fetavayı Hindiyye'de, gerek Camiul-Mütun'da, gerek Mektubat'da ve gerekse diğer eserlerde geçen kaide-i külliye olan "Haram ile helal ictima ederse haram galip gelir" kaidesini görmemek, helal diyen alimlerin neden böyle fetva verdiğini bilmemek olur.. Zira helal diyenler de, "Eşyada asıl olan ibahedir" kaidesince fetva verirlerdi..

Bu zamanda helal diyenler ise, yarım nakil ile ilerleyip, cahil müslümanların ulemaya buğz etmesini sağlıyorlar.. Şu alim "haram" demiş deyince "O kesin vehhabidir" diyenlere şahit oluyoruz.. Aldıkları terbiye, ihtilaf edenin sapıklığına hükmetmelerini sağlıyor.. Bu ise İSLAM AHLAKI ile bağdaşmaz.. Ha birde bu tür şüphelileri kendini mürşid ilan edenlerin içmesi hiç uygun olmaz.. Geçmiş ulemaya saygı, takva ve vera'nın bir gereğidir.. Sen onlara ister katıl, ister katılma..

İsmail Hakkı Bursevi de güya, halife yasakladı diye haram demiş.. Halife yasakladı diye "haram" denmesini anlarım ama "hikaye" uydurulmasını anlamam.. Konuyu tetkik edenler bilirler.. Ruhulbeyan'a bakınız..

İşine geleni "fetva", gelmeyeni "ilham" kabul edenler, biraz dinin oyuncak olmadığını kavrayabilseler ne iyi olur..

Selam ve dua ile..

Not: Bu hususta yazılmış sigara risalesini okumanızı tavsiye ederiz..
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Mstfx67 - 07 Kasım 2005, 00:57:31
Allah razi  ve  memnun olsun
Başlık: KAZA NAMAZLARI
Gönderen: sıddık-birgüvi - 31 Ocak 2006, 04:08:14
KAZA NAMAZLARI
7 - 11 - 2003 FAZiLET TAKViMi

Erkek ve kadın her akıllı müslüman bâliğ olduktan sonra, diğer dinî vazifelerle beraber beş vakit namazı hiç geçirmeden edâ etmek mecburiyetindedir. Kat’iyyen geçirmemeye gayret etmelidir. Kur'ân-ı Kerîm’de Cenâb-ı Hak ellibeş yerde her müslümana namazı emretmektedir. Ayrıca otuzüç yerde namaz zekâtla beraber emrolunmaktadır.

Hülâsa, Kur'ân-ı Kerîm'de, namaz emri yüzden fazla âyetle sâbittir. Namaz hakkında emrin bu kadar çok tekrar edilmesi, namazın fazilet ve sevabının büyüklüğüne işârettir. Terk edenler için de, cezasının çok ağır olacağına delâlet eder.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir Hadîs-i şerîflerinde “Kıyâmet gününde kulun en evvel sorguya çekileceği şey, namazdır” buyurmuşlardır. Bu Hadisi şerifte, namaz hesabını tam verenlerin diğerlerinde kolaylık göreceğine, veremeyenlerin, zorda kalacağına işâret vardır.

 Bir insan, bir vakit namazın yerine milyonlarca lira sadaka verse veya birinin iki rek'at namazı yerine bir başkası yüz rek'at namaz kılsa, namaz borçlusu şahıs bunlarla mes’ûliyetinden hiç bir sûrette kurtulamaz.

Namaz kime farz olmuşsa ancak onun tarafından kılınmak sûretiyle edâ edilir. Binâenaleyh bir kimsenin gaflet veya tembellik yüzünden vaktinde kılamadığı namazı varsa hiç zaman geçirmeden kazâ etmeli, bu namazı kazâya bıraktığı için de ayrıca tevbe ve istiğfar etmelidir.

Namaz borcu olan kimse borçlarını hesaplar. En sonundan başlayarak kazâ edip bitirir. En evvelinden başlamak câiz ise de, en kâmil yaşta kazâya kalanların cezası daha ağır olacağından önce onları affettirmek düşüncesiyle sonundan başlayarak, kazâ etmek evlâdır. Kazâ ederken yalnız farzlar ve vitir kılınır. Sünnetler kazâ edilmez.

Kazâ namazı, kerâhet vakitleri hâricinde, her zaman kılınabilir.

Kazâ borcu olan; 5 vakit namazın sünnetleri, teheccüd, evvâbin, duhâ, tesbih namazları ve mübârek gecelerde kılınan hâcet namazlarını ve sâir nâfileleri kılabilir. Bunları kılmasında hiç bir mahzur yoktur. (İbni Âbidiyn 1/688)
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: müteallim - 31 Ocak 2006, 04:31:16
Borcu olan birisinin borcum var diye yemek yememesimi lazim veya sadece kuru ekmeklemi gecirmesi lazim.

Kaza borcu olan kisi kazaya biraktigi namazlari kaza ederken sünnet ve nafileleri kilar.
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: antepli - 20 Mayıs 2006, 19:49:26
KONUYA AÇIKLIK GETİREN TÜM KARDEŞLERİMDEN MEVLA RAZI OLSUN.HALA BİR TV KANALINDA SABAHLARI ÇIKAN HOCA!! KAZA BORCU OLAN NAFİLE,SÜNNET KILAMAZ DİYE BÜTÜN HERKESE YAYIN YAPIYOR...VAKİT NAMAZLARININ SÜNNETLERİNİ BİLE KAZAYA NİYET EDECEK DİYEREK ISRAR EDİYOR HALA.MUALLİM KARDEŞ BU YAZIYI İZNİN OLURSA O HOCAYA YOLLAMAK İSTİYORUM E POSTA YOLU İLE..
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: müteallim - 21 Mayıs 2006, 01:43:27
Alıntı yapılan: "antepli"
KONUYA AÇIKLIK GETİREN TÜM KARDEŞLERİMDEN MEVLA RAZI OLSUN.HALA BİR TV KANALINDA SABAHLARI ÇIKAN HOCA!! KAZA BORCU OLAN NAFİLE,SÜNNET KILAMAZ DİYE BÜTÜN HERKESE YAYIN YAPIYOR...VAKİT NAMAZLARININ SÜNNETLERİNİ BİLE KAZAYA NİYET EDECEK DİYEREK ISRAR EDİYOR HALA.MUALLİM KARDEŞ BU YAZIYI İZNİN OLURSA O HOCAYA YOLLAMAK İSTİYORUM E POSTA YOLU İLE..


memleketde kaza borcu olmayan müslüman yok denecek kadar az olduguna göre nafile ve sünnetler yok olmus demektir.

zaten ortaya bu fikri atan kisilerin kasdida bu olsa gerek amma bir ehli sünnet ve cemaat olarak hem kaza kilariz hem sünnet kilariz hemde nafile kilariz.bundan dolayida hic aklimiza bir sey gelmez
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: seval_1985 - 21 Mayıs 2006, 02:02:18
bilgiler çok güzel tşk
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: antepli - 21 Mayıs 2006, 14:25:15
aynı hoca!! dişinde dolgu olanların gusl abdestinin sayılmayacağını yani cünüb halinden kurtulamayacağını söylemişti.Oysa ben böyle öğrenmedim.Eğer zaruret var ise yaptırmakta bir sakınca olmadığını okudum muhtsar ilmühal kitabında.O hocanın dediğine göre bu ülkede 100000 lerce insan cünüb geziyor.Böyle şey olurmu ya!!!
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: müteallim - 22 Mayıs 2006, 01:19:41
Alıntı yapılan: "antepli"
aynı hoca!! dişinde dolgu olanların gusl abdestinin sayılmayacağını yani cünüb halinden kurtulamayacağını söylemişti.Oysa ben böyle öğrenmedim.Eğer zaruret var ise yaptırmakta bir sakınca olmadığını okudum muhtsar ilmühal kitabında.O hocanın dediğine göre bu ülkede 100000 lerce insan cünüb geziyor.Böyle şey olurmu ya!!!


antepli bunlar onlar icin kücük seyler.bunu söyleyen kisi ne kadar gusul abdesti aliyor acaba.?
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: muallim_abi - 06 Temmuz 2006, 21:35:01
Alıntı yapılan: "Müderris_3"
memleketde kaza borcu olmayan müslüman yok denecek kadar az olduguna göre nafile ve sünnetler yok olmus demektir.

zaten ortaya bu fikri atan kisilerin kasdida bu olsa gerek amma bir ehli sünnet ve cemaat olarak hem kaza kilariz hem sünnet kilariz hemde nafile kilariz.bundan dolayida hic aklimiza bir sey gelmez


Memlekette kaza borcu olmayan yok evet.. Ancak bu fetvayı belirtenlerin de bir hüsn-i niyyet ile hareket ettiklerini bilmek de yarar var.. Malum sünneti yok etme işi daha çok şia'ya, vehhabilere vs. haiz bir şeydir.. Nitekim bu zevat da, fıkh kitaplarından alıyorlar konu ile alakalı fetavayı.. Hem fetva hanefi mezhebi ile alakalı olmasa da, eğer sünnetin yok edilmek istendiğini iddia edersek, bunun bizzat şafii uleması tarafından yapıldığını iddia etmiş oluruz ki, maazAllah bu çok veballi bir iş olur..

Konuyla alakalı kaynaklardan birisi de Necatul-Müminin kitabının 90. değil, 95. sahifesinde bulunan ibarelerdir.. Burada kazası olanın sünnet kılamayacağı yazmakta, yan kısımda da hadisi şerif belirtilmekte.. Muzmeratın da böyle bir fetvasının bulunduğu bildirilmekte, ancak böyle bir fetva Muzmerat isimli Kuduri şerhinde yok.. Tam aksine kılabilir fetvası var..

Neyse.. Hanefi mezhebinin müftabih kavli yukarda olup, diğer fetvaların sünneti yok etmekten çok, amele hevesi az müminler için verildiğini bilmek gerekir.. Ancak bunu hanefi mezhebinin fetvası olarak algılamak da yanlıştır..

Selam ve dua ile..
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: racül - 17 Temmuz 2006, 00:09:40
Müridin mezhebi mürsidinin mezhebidir gibi bir ifade var diye hatirliyorum ama yanlis da olabilir..

Simdi bu kaza borcu olanlarin nafile kilamayacaklarina dair fetva safii mezhebine ait..

Abdülhakim arvasi bir dogulu olarak safii mezhebine mensub. Türkiye gazetesi sahibi ve onun hemtarikleri, Abdülhakim arvasi'nin müridi olduklarindan, seyhlerinden duyduklari bu fetvayi cogunlugu Hanefi olan bir memlekette senelerden beri savunmalarina yol aciyor..


Hanefi olmalarina ragmen, seyhlerinin bu fetvasiyla amel etmeleri onlar icin caiz midir bilemem.. Ama o tarikate mensub olmayan sair ahalinin, Hanefi olarak bu fetvaya göre amel etmeleri biraz sakat düsüyor..

Aradaki inceligi birilerinin Arvasinin müridi "bir bilen"e anlatmasi lazim diye dsünüoyrum
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: muallim_abi - 17 Temmuz 2006, 19:27:35
Duayı anlatamadık ki, bunu anlatalım..
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: müteallim - 18 Temmuz 2006, 02:57:26
Alıntı yapılan: "muallim_abi"

Memlekette kaza borcu olmayan yok evet.. Ancak bu fetvayı belirtenlerin de bir hüsn-i niyyet ile hareket ettiklerini bilmek de yarar var.. Malum sünneti yok etme işi daha çok şia'ya, vehhabilere vs. haiz bir şeydir.. Nitekim bu zevat da, fıkh kitaplarından alıyorlar konu ile alakalı fetavayı.. Hem fetva hanefi mezhebi ile alakalı olmasa da, eğer sünnetin yok edilmek istendiğini iddia edersek, bunun bizzat şafii uleması tarafından yapıldığını iddia etmiş oluruz ki, maazAllah bu çok veballi bir iş olur..

..


hasa ulemai safiiyyeye bir sözümüz olamaz.éger bu sözleri safiiyyül-mezhep olan birisi söylemisse o kisi ben safiyim safi mezhebinde böyledir demesi gerekmezmi.

eger bunu hanefi mezhebine mensubum diyen birisi söylemisse bunun altinda ard niyyet aramak alzim gelmezmi.
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: antepli - 18 Temmuz 2006, 18:42:21
Alıntı yapılan: "racül"
Müridin mezhebi mürsidinin mezhebidir gibi bir ifade var diye hatirliyorum ama yanlis da olabilir..

Simdi bu kaza borcu olanlarin nafile kilamayacaklarina dair fetva safii mezhebine ait..

Abdülhakim arvasi bir dogulu olarak safii mezhebine mensub. Türkiye gazetesi sahibi ve onun hemtarikleri, Abdülhakim arvasi'nin müridi olduklarindan, seyhlerinden duyduklari bu fetvayi cogunlugu Hanefi olan bir memlekette senelerden beri savunmalarina yol aciyor..


Hanefi olmalarina ragmen, seyhlerinin bu fetvasiyla amel etmeleri onlar icin caiz midir bilemem.. Ama o tarikate mensub olmayan sair ahalinin, Hanefi olarak bu fetvaya göre amel etmeleri biraz sakat düsüyor..

Aradaki inceligi birilerinin Arvasinin müridi "bir bilen"e anlatmasi lazim diye dsünüoyrum
EVET sevgili kardeşim yıllardır sabahları tv de kaza borcu olan sünnet ve nafile namaz kılamaz diye bağırıyorlar hanefilerin çoğunlukta olduğu bir yerde.Bunu onlara anlatmak imkansız gibi bişey diye düşünüyorum.Onlarda biliyorlar ama nedense hala aynı şeyi tekrarlayıp duruyorlar.Ha bide aynı tv de aynı hoca diş dolgusu olanların boy abdestleri olmaz diyor.Gelde kulaklarını kıvırma şimdi bu adamların :oops:
Başlık: Kaza Borcu Olan
Gönderen: İsra - 18 Temmuz 2006, 18:48:30
şafiide kaza varken sünnet kılmamanın şöyle bir avantajı var kıldığımız farz nazından sonraki sünnetlerin yerine  kaza namazlarımızı kılıyoruz böylece kaza namazlarımız daha çabuk bitmiş oluyor..Daha sonra nafileleri kılmaya başlıyoruz zaten
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Mahi - 27 Haziran 2009, 15:55:06
Ebu'l-Faruk Silistrevi hazretleri Kaza borcu olan nafile kılamaz diyenlere reddiye olarak  Kasaba borcu olan kimse hiç et yemeyecek mi! buyururlarmış...

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: İsra - 27 Haziran 2009, 16:11:46
mezheplerde ayrı görüşler olduğunu unutmamak gerekir
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 09 Mart 2010, 18:36:52
Esselamualeykum, namaz kılmaya yeni başlamış bir hanefi olarak 15 yıllık farz borcumu nasıl ödeyeceğim konusunda yaşadığım kafa karışıklığını anlatmam mümkün değil. İslam'ın içine girdikçe itikadi olsun fıkhi olsun konular derinleşiyor. Haliyle benim gibi cahillerin de kafası karışıyor. Ancak bu sitede kaynaklarıyla belirtilen yazılar sonrasında mutmain oldum Cenabı Allah razı olsun...

73 fırkada doğru itikadı (ehli sünnet vel cemaat) bulabilmek günümüzde oldukça güç zannediyorum. Buraya gelmeden önce bazı sitelerden geçtim özellikle dinimizislam.com adresinde "Kaza namazı borcumuz var iken, duha ve tesbih gibi nafile namazları kılmak caiz mi?" diye sorulan soruya verilen cevap:
Terk edilmiş namazın hükmü ise şöyledir:
Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]
 ve devamında
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)
Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer’e yaptığı vasiyetinde, (Farz olan ibadetler ödenmeden nafileler kabul olmaz) buyurdu. (Kitab-ül Harac)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Kaza namazı olanın, kıldığı nafile namaz kabul olmaz.) [Dürret-ül-fahire]

(Herkes nafile ile meşgul iken sen farzları tamamla!) [Miftah-ün-necat]

(Hak teâlâ, farz ibadetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz buyurdu.) [Buhari]

(Farz namaz borcu olanın nafile kılması, doğurmak üzere olan hamileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle olup, farz namazlarını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz.) [Fütuh-ul gayb m.48]

bazı deliller sunulmuş.. Şimdi bu noktada tarafsız olarak bişey sormak istiyorum sayın "racül"ün yazısında belirttiğine göre (Abdülhakim arvasi bir dogulu olarak safii mezhebine mensub. Türkiye gazetesi sahibi ve onun hemtarikleri, Abdülhakim arvasi'nin müridi olduklarindan, seyhlerinden duyduklari bu fetvayi cogunlugu Hanefi olan bir memlekette senelerden beri savunmalarina yol aciyor..) biraz araştırdım ve Türkiye Gazetesi, Osman Ünlü, dinimizislam.com sitesi arasında bir bağlantı olduğunu farkettim. Abdulhakim Arvasi için de internette kötü yazılan bir yazıya rastlamadım.. Yazdıkları kaynaklarda da farz borcu olanların nafilelerle vakit kaybetmemeleri söyleniyor. Yukarıda da belirtilmiş zaten. Çoğunluğu hanefi olan bir memlekette neden ille şafii fıkıhı bizlere öğretilmek isteniyor? Kafa karıştıran nokta bu. Yoksa Türkiye Gazetesi, Osman Ünlü, dinimizislam.com sitesinde bir art niyet söz konusu mu var ortada ben mi göremiyorum.

Bu konuyu da aydınlatırsanız çok daha memnun olurum.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: racül - 10 Mart 2010, 23:46:26
Bir art niyet aramamak lazim.
Türkiye Gazetesi ekibi, sevenleri, seyhleri, müridleri ile senelerce ehli sünnet cizgisi icin mücadele etmis insanlar.

Yukarida da geciyor, daha cok seyhlerine ittiba gayreti...

Safiiyyül mezheb olan seyhleri bir konuda kanaat belirtip, müridlerini kendi mezhebi olan safi mezhebinin fetvasina göre yönlendirince, müridlere düsen de:
Seyhlerinin tavsiyelerinin nasil herkesi baglayici bir fikhi "tek dogru" olduguna herkesi ikna etmeye calismak..

Seyhlerinin uygulamasini savunmak onlarin yaptigi..
Yoksa bir ard niyet falan degil..

...




Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 11 Mart 2010, 10:39:13
Anlıyorum bir de şu konuyu açıklığa kavuşturursak çok sevinicem:

Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)

Şimdi bu iki bilgi birbiriyle örtüşüyor bir çelişki yok ama şu açıdan baktığımızda İbni Nüceym'in bu konuyu hanefi fıkıhına göre Abdulhakim Arvasi'nin ise şafii mezhebine göre yazmış olduğunu görüyoruz.

Siz de geçmiş yazınızda bu durumu vurgulamışsınız zaten:
Hanefi olmalarina ragmen, seyhlerinin bu fetvasiyla amel etmeleri onlar icin caiz midir bilemem.. Ama o tarikate mensub olmayan sair ahalinin, Hanefi olarak bu fetvaya göre amel etmeleri biraz sakat düsüyor..

Aradaki inceligi birilerinin Arvasinin müridi "bir bilen"e anlatmasi lazim diye dsünüoyrum (17 Temmuz 2006)

Yani durum bu kadar açıkken bile bile böyle fetvalar vermenin sebebi ne ola ki?
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: tefhim - 11 Mart 2010, 12:05:40
(1.Hadis) “Kim bir günde nafile olarak on iki rekat namaz kılarsa, bunlara karşılık olarak, onun için cennette bir ev yapılır.” (Ebu Davud c. 2, s.18)
Açıklama:Bu on iki rekat nafile namaz, farz namazlardan önce veya sonra kılınan sünet-i müekkedeler olup şunlardr:

2 rekat sabah namazının sünneti;
4 rekat öğle namazının ilk sünneti;
2 rekat öğle namazının son sünneti;
2 rekat akşam namazının sünneti ve
2 rekat yatsı namazının son sünneti…

Bunları eda etmekte ebedi hayatın saadetine ulaşmak, cennete girmek müjdelenmektedir


Kaynak:Osmanlı Yayınevi
 
 
 
 
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Tuğra - 11 Mart 2010, 12:12:02

Kaza namazlar ile uğraşmak,nafile namazlar ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir.Fakat farz namazların müekked olsun olmasın,sünnetleri bundan müstesnadır.Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir.

Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır.Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi hakkında nakil bulunan nafile namazlarda böyledir.Bunlarada böyle nafile olarak niyet etmek evladır.

Çünkü bu sünnetler farz namazları tamamlar,bunların yerine getirilmesi mümkün değildir.Kaza namazlarının ise muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak büyük günahdır.BU günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz.Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Hz. Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken,hakkında Peygamber(s.a.v.) efendinizin şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir?

Hem bir kısım namazları kazaya bırakmak hemde diğer bir kısım vakit namazlarını,kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmazmı?

Buna aykırı olan nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır.

Ömer Nasuhi Bilmen --Büyük İslam ilmihali s.176
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 11 Mart 2010, 12:23:11
Sayın tefhim ve Tuğra Allah razı olsun. Çok şükür sünnetleri terk etmeden kaza borçlarımı ödüyorum. Cenabı Allah hepimizinkini kabul buyursun. Benim sayın racül'e sormak istediğim husus daha farklı ama. Bir önceki mesajımı dikkatle okursanız ne demek istediğimiz anlarsınız. Saygılar
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: tefhim - 11 Mart 2010, 12:24:05
Kimi koyar elmayı dişsiz adamın önüne,
Kimi sıkar suyunu bardakta sunar önüne,
İkisinin de ecrini verir Yüce Mevlam,
Niyetlerden mukabil gönlüne.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 11 Mart 2010, 12:53:22
Burada yanlış anlaşılmasın kimseye karşı bir sui-zannım yok. Sadece İslam'ı "ehli sünnet" çizgisinde öğrenmeye çalışan bir cahilim... Niyet dediniz de putperestliğin de iyi niyet ile başladığını hatırladım.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: iniz_hay - 11 Mart 2010, 13:55:04
  "MÜ´MİN´in niyyeti amelinden hayırlıdır." 
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 11 Mart 2010, 14:35:19
Hadisi şerifin doğrusu ve bütünü şöyledir efendim: "Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Resulüne ise, onun hicreti Allah ve Resulünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir."(kütübi sitte/ 5715)

İyi niyet haramı helal kılar mı? 
"Niyet" kelimesinin manası sözlükte kast, yani bir işe girişmek demektir. Şer’i manası ise şöyledir; Allah'ın rızasını isteyerek, Allah’ın emrini yerine getirmek için, kalbin yapılacak işe yönelmesidir. (İmam Nevevi 40 Hadis)
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Günbatımı - 11 Mart 2010, 14:45:58
Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)

Şimdi bu iki bilgi birbiriyle örtüşüyor bir çelişki yok ama şu açıdan baktığımızda İbni Nüceym'in bu konuyu hanefi fıkıhına göre Abdulhakim Arvasi'nin ise şafii mezhebine göre yazmış olduğunu görüyoruz.

Bu kısımda biraz kafam karıştı: İbni Nüceym, Abdülhakim Arvasi hz. 'nin müridi mi?

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: tefhim - 11 Mart 2010, 15:05:48
Mevla niyetleri en iyi bilendir.Kişinin niyeti farz edasının önemini anlatmaksa ne ala.Yok farzı öne sürüp insanlığı sünnetten uzak tutmaksa eh Allah kara gecede kara taşın üzerindeki kara karıncanın ayağını gören ve sesini işitendir.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Günbatımı - 11 Mart 2010, 15:23:17
Mevla niyetleri en iyi bilendir.Kişinin niyeti farz edasının önemini anlatmaksa ne ala.Yok farzı öne sürüp insanlığı sünnetten uzak tutmaksa eh Allah kara gecede kara taşın üzerindeki kara karıncanın ayağını gören ve sesini işitendir.

 &))
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 11 Mart 2010, 15:28:47
Konu biraz dağıldı haklısınız ama anladığınız gibi bir müridlik mürşidlik durumu ortaya koymadım. Sayın racül'ün 17 Temmuz 2006 tarihli yazısına takıldınız sanırım: Abdülhakim arvasi bir dogulu olarak safii mezhebine mensub. Türkiye gazetesi sahibi ve onun hemtarikleri, Abdülhakim arvasi'nin müridi olduklarindan, seyhlerinden duyduklari bu fetvayi cogunlugu Hanefi olan bir memlekette senelerden beri savunmalarina yol aciyor..

Açıklığa kavuşmasını istediğim husus şu idi. Kaza namazı ile ilgili dinimizislam.com sitesindeki yazıda geçen iki alimin görüşü biri hanefi (ibni Nüceym) diğeri şafii (Abdulhakim Arvasi) olmasına rağmen örtüşüyor. Ancak Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali kitabında şunlar yazıyor: ...Bununla beraber namazları kazaya bırakmak büyük günahdır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz.Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Hz. Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken,hakkında Peygamber(s.a.v.) efendinizin şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım namazları kazaya bırakmak hemde diğer bir kısım vakit namazlarını,kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmazmı?
Bir hanefi bir şafii ile çelişmezken. Bir hanefi bir hanefi ile çelişiyor. Ya İbni Nüceym haklı ya da Ömer Nasuhi Bilmen.

Haklısınız sayın tehim Cenabı Allah Basir'dir... Hiç şüphesiz O'ndan gizli hiçbirşey yoktur.

Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi. Eğer onları sana çok gösterseydi, elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz. Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı. Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir. (Enfal 43)
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: iniz_hay - 11 Mart 2010, 17:21:10
  a34))
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 14 Mart 2010, 11:47:59
İmamı Azam Ebu Hanife bile "Bilmediklerimi ayağımın altına koysam başım göğe ererdi." demiş. Şimdi Ebu Hanife'ye bilgisiz diyebilir miyiz? Cahilliğin de dereceleri vardır efendim. Ahmaklığa varan cahillikten Cenabı Allah'a sığınırım.

Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır. Ben de taassupa düşmeden Allahu Teala'nın verdiği akıl ile dinimin fıkhi hususlarını anlamaya çalışıyorum. Hatırlarsanız Peygamber efendimiz (s.a.v) de yukarıdaki hadisi herkes Mekke'den Medine'ye Allah için hicret ederken. İsmi bilinmeyen bir "mümin"inin, sevdiği kadın Ümmü Kays için hicret etmesine istinaden söylemişti. Lütfen birşeye salt zahirden bakıp asılı kaçırmayalım. Bu arada konumuz niyet değil. Kaza borcu ile ilgili bilgilerinizi paylaşmanızı ümit ederim.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: iniz_hay - 14 Mart 2010, 12:55:31
  Af edicinin hoş gönlü bilir  siz kılmaya bakın. 
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 14 Mart 2010, 14:43:34
Edebe riayet etmemekten korkarım efendim. Haddimizi ve dahası kim olduğumuzu biliriz elhamdulillah. Burada alimleri ya da bir zümreyi yermek niyetinde olmadığımı daha evvel belirtmiştim, tekrar vurgulamak isterim... ve Lakin hidayet de Cenabı Allah'tandır. Kimine 15inde kimine 35inde nasip eder siz de bilirsiniz eminim. Bişri Hafi hazretlerinin hayatını da örnek verelim ki insanları teşvik edelim. Herkesin algısı kendisine göredir. Bakarsınız başka insanlar için güzel bir teşvik olur inşaAllah.

Hakemler de insandır yanlış karar alabilir. Maç bittikten sonra kararlarının değiştirilmemesi verdikleri kararın doğru olduğu anlamına gelmez. Aklımızı birilerine kiraya vermeyelim. Az önce de belirttim taassuba düşmeyelim. Cenabı Allah'ın verdiği bu nimeti, aklı gerektiği yerde gerektiği kadar kullanalım. Peygamber efendimiz (s.a.v) "Benden sonra ümmetim 73 fırkaya bölünecek. Biri dışında hepsi ateşte olacak." buyurmuş. Şimdi vehhabiler de kendine ehli sünnet'iz diyor şia da geriye kalan 72 fırkada... 73'de 1'i bulmak için de soracaksınız araştıracaksınız.

Bir hadisi şerif'te Peygamber efendimiz (s.a.v) "Allahu Teala tektir, tek olanı sever." buyurmuşlar. Buradan şuraya bağlayabiliriz "Aklın yolu birdir."

İnşaAllah algınıza göre bir anlatım olmuştur.

Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berakatuhu
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Günbatımı - 14 Mart 2010, 17:48:37
... Peygamber efendimiz (s.a.v) "Benden sonra ümmetim 73 fırkaya bölünecek. Biri dışında hepsi ateşte olacak." buyurmuş. Şimdi vehhabiler de kendine ehli sünnet'iz diyor şia da geriye kalan 72 fırkada... 73'de 1'i bulmak için de soracaksınız araştıracaksınız.

Sormaya ve araştırmaya devam... Allah c.c. eninde sonunda doğruyu bulmayı nasib etsin cümlemize inşaAllah!

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: racül - 15 Mart 2010, 02:24:09
pocelain kardesim,

siz israrla bu konu hakkinda enine boyuna arastirma yapmaya tesvik ediyorsunuz, ben de vaktin azligi bahanesine mülteci vaziyette, genel kültür seviyesindeki yüzeysel malumatimla cevap vermeye, topu taca atmaya calisiyorum...

Eshabi tercih diye bir sey var. Bir konuda hanefi mezhebi müctehidlerinden bazilarinin farkli bir görüste olmasi, hanefi mezhebinde tercih edilen fetvanin hanefi mezhebinin görüsü olarak ifade edilmesine mani degildir.

Hanefi mezhebinde tercih edilen fetva, kaza borcu olanin hem sünnetleri hem de sair nafileleri kilabilmesi seklindedir.

Kaza borcu olarak vefat eden kisinin bu borclarinin ifasi icin, kisinin amel defterinde nafile namazlarin olup olmadigina bakilacak, kaza borclari nafileler ve sünnetlerle doldurulacaktir. Ama sünnetleri ve nafileleri yerine getirmis olma faziletini de kacirmis olur.

Ama kazalarini ihmal etmeyip, yanisira nafilerini ve sünnetlerini de aksatmadan kilmis olsa, o nafiler ve sünnetlerin sevabindan da faydalanmis olur.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: pocelain - 16 Mart 2010, 13:08:59
Sayın racül bu konu hakkında topu sahada tutmaya sebep olan pas size aittir esasında. Daha evvel yazdığınız şu satırları tekrar bi hatırlayalım: "Türkiye gazetesini cikartanlar umumiyetle abdülhakim arvasi'nin müridanidir. Abdülhakim Arvasi safii olmali.. Safi bir zata baglanan müridan seyhlerininn safii mezhebine göre verdigi bir fetvayi, hanefi ahaliye de, müridandan olmayan sair insanlara da kabul ettirmek icin 50 senedir ugrasip duruyorlar..."

Bunların üstüne bir de sayın müteallim'in yazısına bakalım: "...memleketde kaza borcu olmayan müslüman yok denecek kadar az olduguna göre nafile ve sünnetler yok olmus demektir."

İşte bu yüzden düşünen, akleden, bilgi sahibi olduktan sonra fikir sahibi olan insanların akıllarına bazı sorular gelebiliyor. Hakikati aramak da farz olduğundan "iyi niyet" ile sorular sorabiliyor...

dinimizislam bugüne kadar itikadi ve fıkhi birçok konuyu öğrenmeme vesile olmuştur. Bu yüzden bu konu hakkında bu kadar ısrarla durdum. Yazımın başında da belirtmiştim ahir zamandayız kime sorsanız biz doğru'yuz diyor biz ehli sünnet'iz diyor... Neyse sizin de değerli vaktinizi daha fazla işgal etmiyim. inşaAllah derdimi ve niyetimi doğru anlatabilmiş ve doğru anlayabilmiştir okuyanlar.

Doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan Cenabı Allah'a sığınırım.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: racül - 17 Mart 2010, 02:57:56
Ben de israrla TG grubundaki arkadaslarin kasitli olmadiklarini düsündügümü ifade ediyorum. Kasd yok, seyhin tercihini benimsetmeye calisma var.. Bu da seyhlerine olan bagliliklarinin bir sonucudur ve saygi duyulur.

Ama pratik olarak da müteallimin dedigi noktaya götürür.

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Shyamalan - 07 Eylül 2010, 13:39:10

Herkese saygilar...

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Günbatımı - 13 Eylül 2010, 12:15:19
Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)

Şimdi bu iki bilgi birbiriyle örtüşüyor bir çelişki yok ama şu açıdan baktığımızda İbni Nüceym'in bu konuyu hanefi fıkıhına göre Abdulhakim Arvasi'nin ise şafii mezhebine göre yazmış olduğunu görüyoruz.

Bu iki görüşe bir açıklık getirecek yok mu? "Kaza kılmak için sünnetler ve nafileler terk edilmez!" deniyor fakat İbn-i Nüceym "Kaza kılmakla sünnet de yerine getirilmiş olur" diyor! Kaza borcu olanın sünnet ve nafileleri kılmasının şafi mezhebine göre haram olduğu söyleniyordu fakat İbn-i Nüceym Hanefi'ye göre hüküm çıkarmış!

Bu konu senelerdir gündemde, insanlar karşılaştıkları her hocaya soruyor. Bu kadar içinden çıkılmaz bir durum olmasa gerek...

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: racül - 13 Eylül 2010, 17:58:41
Elimde mufassal fikih kitablarindan yok. Bundan dolayi kitabi bir cevap yazamayacagim. Fikhi mevzularda da kelle-i kübradan sallamak caiz degil.

El fikhi alel mezahibi erbaa adli kitabi karistirdim, kaza borcu olan nafile kilamaz diye bir hüküm görmedim.

Ibni Nüceym'den bahs ettiginiz alintida anladigim kadariyle, Kazalari ifa etmekte bir kolaylik olarak, sünnetler ve nafileler yerinde kaza kilinmasini tavsiye ediyor.

Ama revatib sünnetlerin adlari zikr edilerek fikh kitablarinda üzerinde duruluyor. Elfikhi alel mezahbi erbaa tercümesinde hanefi mezhebinin gürüsü olarak,
Sabah namazinin iki rekatlik sünnetini, sair nafilelerden farkli olarak, oturarak, binek üzerinde kilinamayacagini ifade ediyor. Bu iki rekatten sonra ise, öglenin dört rekatlik sünneti gelir diyor.
Bu ifadeler, hanefi ulemasinin, meseleyi sadece farzdan önce mutlak olarak iki rekat, farzdan önce dört sonra iki rekat olarak görmedilerini gösterir.
Bunlar adi belli, muayyen namazlardir. Kendilerine ait hükümleri olan namazlardir.
Mutlak manada iki rekatlik her hangi bir namaz degildir.

Sunu da düsünmek lazim Ki:
Namazi vaktinde kilmamakla bir günah islemissiniz, bunu telafi ettirmek icin ugrasacaginiz yerde, tutup bir de sünnet olan revatib namazi da kilmiyorsunuz...
Hatti zatinda her bir kaza ile beraber, kazaya birakma günahini izale icin bir de tesbih namazi kilmak gerekirken siz tutuyor, kuvvetli bir sünnet ortadan kaldiriyorsunuz..

...

Kaza namazlarini kilmakta gönlü olmayan bir tembele, "yahu hic olmazsa camide ahali sünnet kilarken sen sünnetin yerinde bir kaza namazi kil da, üstünden kazalari iskat etmis ol" kabilinden tembele tavsiye mahiyetinde belki söylenebilir.
Ama gözü gönlü namazda olmasi gereken herhangi bir müslümani sünnetten alikoymak pek insafli bir tavsiye degil...

...

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: racül - 13 Eylül 2010, 18:05:09
Ibni Nüceym hz. büyük bir alim olabilir, ama eshabi tercih indinde fetvalari hanefi mezhebinde tercih edilen fetva midir? Bu önemli.
Ibni Nüceym hz.den baska bu meseleyi bu sekilde izah eden baska hanefi alimler var mi ve onlarin görüsleri meraccah görüs mü?
Yoksa her meselede hanefi mezhebi icinde bir cok farkli görüsler var. Ibni abidini acin bakin sadece hanefi ulemasinin bir meseledeki ihtilaflari sayfalar tutar ve bu da fikhi mevzular üzerinde ne kadar imali fikr edildigini ve hanefi fikhinin zenginligini, kuvvetini gösterir..
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: yabangulu - 16 Eylül 2010, 01:52:22
din tv den ogrenilmez okumaliyiz
Ebu Hureyre(r.a)dan rivayet edildigine gore:''suphesiz ki kulun,kiyamet gunu hesaba cekilecegi ilk sey namazdir.Namazi duzgun olursa,muhakkak felah bulmus ve kurtulmustur.Namazi bozuk olursa,kesinlikle husrana ugramis ve kaybetmistir.
Farzlarindan birsey eksik kalirsa,Allah-u Teala ''Bakin!kulumun nafilesi varmidir ki,onunla farzdan eksik kalan tamamlansin!''buyurur.Sonra diger amelleri buna gore olur(zekat eksikligi sadakayla tamamlanir)''

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: ümre yolcusu - 16 Ocak 2012, 21:09:21


Allah Razı olsun...
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: mazhar - 16 Ocak 2012, 22:14:04
Soru: Kaza Borcu Olanlar Nafile Kılamaz mı?

Bu konu hakkında, daha önce Halis Ece Hocamızının verdiği bir cevabı aynısıyla aktarmak istiyorum.

****

Birincisi, bu sorduğunuz meselenin hangi mezhebe göre cevabını istediğimizi belirtmemiz gerekir.  Meşhur usûl-i fıkıh kaidesine göre, "Taksıyr teshîle vesîle olmaz". Yani hem kusur işleyeceksin, hem de bu işlediğin kusur sana o hususta kolaylığa sebep olacak. Bu imkânsız. Hem farz bir ibadeti zamanında yapmayıp kazaya bırakarak kusurda bulunacaksın, hem de bu kusurunla, sünnetleri edadan muafiyet gibi bir kolaylığa konacaksın. Hanefi âlimlerine göre böyle bir şey yok.

İkincisi, hadis-i şerifte de belirtildiği gibi, yarın kıyamet günü, kişinin farzlardaki noksanları zaten nafilelerle ikmâl edilip tamamlanacak . Yani yapılacak nafileler hiçbir şekilde boşa gitmiş olmuyor ki terk edilsin.

Üçüncü olarak da, bu meselenin nereden ve nasıl kaynakladığı hususunu ele alalım isterseniz... Bu mesele -maalesef- bazı kardeşlerimizin Şâfiî mezhebinin bu husustaki içtihadını, sanki tek ve mutlak hükümmüş gibi sunmaları, anlatmaları yüzünden ortalıkta kafa karıştırmaya devam etmektedir. Bu gidişle daha da çok devam edeceğe benzemektedir. Oysa kısaca; üzerlerinde kaza borcu olan kardeşlerimiz, şayet Şâfiî mezhebine mensup iseler, nafile kılamazlar. Öncelikle kaza borçlarını ödemeleri gerekir, deyiverseler mesele kalmayacak. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, Şâfiî mezhebinin bu husustaki görüşünü, diğer Ehl-i Sünnet mezheplerinin de ortak görüşü gibi ifade etmeleri, meseleyi böylesine çetrefil bir hale sokuyor. Biz de ikide bir, belli aralıklarla -deyim yerindeyse- Amerika'yı yeniden keşfe mecbur kalıyoruz.

İnşaAllah buradan yaptığımız bu hatırlatmayı duyarlar ve bu meseleye artık bir nokta koymanın zamanının geldiğini idrâk ederler, diye umuyorum şahsen...

Rabbim, itikaden-amelen-ahlâken Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat çizgisinden kıl kadar, hatta iğne ucu kadar dahi ayırmasın. Telfîk-ı mezahib tehlikelerinden bizleri, topyekün Ümmet-i Muhammed'i ve evladını muhafaza eylesin.

Herkese selam ve muhabbetler...

ilahi.com
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: turbocan - 05 Şubat 2012, 01:28:23
Allahü teala Ehli Sünnet yolunu güçlendirsin. Türkiye Gazetesi grubunu bilirim. Babam eskiden mezhepsizlerin etkisindeydi. Daha sonra Türkiye Gazetesi camiasıyla tanıştı evimizde Ehli Sünnet kitapları okundu çok şükür. Yukarıdaki yazıları mümkün olduğunca iyi okuyup anlamaya çalıştım. Burada tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek durumunda değilim ancak şu kadarını söylemek üzerime vazife oldu. En azından İhlas camiasında bu husus neden bu şekilde ele alınıyor bu konuda bir merakı olanların dinimizislam.com dan Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye kitabını pdf formatında indirmesi, oradaki delilleri incelemesi yerinde olacaktır.

Ahir zamandayız malum. Sokakları geziniz. Gençliğe bakınız. Yukarıda bahsedilen "gözü gönlü namazda olan" bir gençlik malesef yok. Her geçen gün de daha kötüye gitmekte olduğunu görüyoruz. Çok acıdır. Cemiyeti hor görmekten Cenab-ı Hakka sığınırım ancak insanlar akın akın dinden uzaklaşmaktalar. Bunları halkla her gün iç içe olan birisi olarak yazıyorum naçizane. Abdülhakim Arvasi hazretleri kuddise sirruh dört mezbepte de derin alim idi. Kendi mezhebi olan Şafii mezhebini iyi bildiği gibi Hanefi'yi ve diğer iki hak mezhebi de iyi bilirdi. Talebeye söylenen söz hocaya gider. Bu yüzden "Mürşidlerine uymak için böyle söylüyorlar" demek olayı biraz basite indirmek olur görüşündeyim. Bu konu ilmi bir konu olduğu için buraya kendiliğimden hiç bir şey yazamam. Tam İlmihal'i indirip ilgili konuyu okursanız orada açık ve uzun açıklaması vardır.

Türkiye gazetesi grubu 28 Şubatta başlayan ve İhlas Finans faciasıyla devam eden süreçte Ehli Sünnetin kalesi gibi sapasağlam durmuştur. Finans meselesi yüzünden çok kere cahil insanların saldırılarına maruz kaldılar. Bunlara benim bazı akrabalarım da dahildir. Olayların iç yüzünü bilenlerin gözünde İhlas zerre kadar değişmemiştir. En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır. Cahil dediğiniz kimseleri yakından tanırsanız öyle olmadıklarını da müşahede edeceğinizden şüphem yoktur. Bu gün -bütün dünyayı bilemiyorum, Türkiye'de Ehli Sünnete bu denli hizmeti geçen ikinci bir kurum yoktur.

Allahü Teala cümlemizi hak yoldan ayırmasın.
Hürmet ve selam ile
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Tuğra - 05 Şubat 2012, 03:25:36
Mutaassıp bir gazete yazarı kendisine sorulan "Kaza borcu olan teravih kılabilir mi? Şafii’de de aynı mıdır?" sualine "Kaza borcu varsa teravih kılamaz. Evet, Şafii’de de aynıdır." şeklinde, kafasına göre fetva vermiş.

Günümüzde kendini ehli sünnet tanıtan insanların sünnet yoketme girişimlerini gördükce dehşete kapılıyoruz. Oysa bütün HANEFİ fıkh kitaplarında, kaza borcu olan (ister bir günlük, ister bir yıllık, ister 20 yıllık) müslümanın hadisi şeriflerle sabit NAFİLELERİ nafile niyyeti ile kılmalarının DAHA FAZİLETLİ olduğu yazmaktadır.

Hanefi mezhebinin, bu fetvayı verenlerce de EN MUTEBER fıkh kitabı olan İBN-İ ABİDİN başta olmak üzere, NİMET-İ İSLAM (ki Tahtavi haşiyesinin osmanlıcasıdır) ve MECMUATUZ-ZUHDİYYE gibi nice kaynak eserde bu fetva yer almaktadır. Hatta MEZAHİBİ ERBEA kitabında 4 hak mezhebin hükmü belirtilirken, hanefilerin hükmü açıkca belirtilmiştir.

Beğler! İctihad ile ictihad nakz olunmaz!* (Mecelle Madde 16, Dürerul-Hukkam fî Şerhi Mecelletul-Ahkam Cild 1, Sahife 68 ) Şafii mezhebinin ictihadını alıp, onların kaynaklarını kullanıp hanefi mezhebinin MÜFTABİH hükmüne savaş açamazsınız! Bunun mezhepsizlikten pek uzak bir tarafı yoktur!

Bakın en muteber USULI FIKH kitabı olan MİRATUL USUL'de zamanın EBU HANİFESİ ne diyor?

SAHHA TATAVVU MEN ALEYHİL FARZ!

Bu kaidenin üzerine "umum-husus" mantığını  sergileyen cahillere de yazık.

Molla Husrev'in, İbn-i Abidin'in, Zühdi Paşa'nın ve hanefi fukahasının hükmlerini beğenmeyip, müctehid edasıyla "KAZA BORCU OLAN ŞUNU ŞUNU KILAMAZ" demek "KAFAYA GÖRE FET VERMEK" değil de nedir?

Abdulhakı Dehlevi gibi, İbni Nuceym gibi zatların fetvası var diyenlere, "Gidin usul ilimlerini tekrar okuyun" demekten başka çare yoktur. Fıkhta her önüne gelenin fetvası alınmaz. (Bu durumda bazı nakillere dayanıp türkçe namaz kılınabilir diyenlere de hak vermemiz icab ederdi) Kaldı ki bu mübarekler yukardaki cahilin verdiği gibi bir FETVA vermemişlerdir. Birşeyin "efdaliyetinden" bahsetmek ile "cevazından" bahsetmek arasında dağlar kadar fark ve bir o kadar vebal vardır.

Ve yine kaldı ki "Kaza borcu olsa da bilinen nafileleri nafile niyeti ile kılmak daha efdaldir" diyen hanefi fukahasına ve bu fukahanın müftabih kavline dil uzatmak ahmaklıktan beri değildir.

Eski-yenş, zaruri-özürsüz gibi ayrımlarında MUCİDLERİ bu zatlar. Mesela okuduğum birçok HAŞİYE fıkh kitabında bu "özürlü-özürsüz" veya "yeni-eski" tabirleri geçmekten olduğu halde yine de ibarenin sonunda "kaza borcu olan nafileye nafile diye niyet eder" yazmakta. E şimdi bu fıkh ulemasıda mı ahmak bre cahil budalalar. Onlar kitapları hep eksik yazmış öyle mi? Asıl ahmaklık bunu iddia etmektir..

Allahu teala bu tür ahmakların fetvasına uyanlara rahmet eylesin..

* El-ictihâdu lâ yünkazu bi'l-ictihâdi ve delîluhâ el-icmâu

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Tuğra - 05 Şubat 2012, 03:25:51
Ehl-i sünnete hizmet edenlere bu forumda gereken saygı gösterilir, ama bazı meselelerde bazı insanlar  hatalı sonuçlara sebebiyet veriyorsa, bunları düzeltmek hepimizin görevi

Alıntı
Bu gün -bütün dünyayı bilemiyorum, Türkiye'de Ehli Sünnete bu denli hizmeti geçen ikinci bir kurum yoktur


Çok iddalı bir cümle olmuş, bence hem dünyayı hem Türkiye'yi bir kez daha araştırın, gözlerin inanamadığı akılların anlayamadığı, milimi milimine Ehl-i Sünnet itikadında olan en üst düzey hizmetleri görebilirsiniz.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Mücteba - 05 Şubat 2012, 03:31:50
Allahü teala Ehli Sünnet yolunu güçlendirsin. Türkiye Gazetesi grubunu bilirim. Babam eskiden mezhepsizlerin etkisindeydi. Daha sonra Türkiye Gazetesi camiasıyla tanıştı evimizde Ehli Sünnet kitapları okundu çok şükür. Yukarıdaki yazıları mümkün olduğunca iyi okuyup anlamaya çalıştım. Burada tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek durumunda değilim ancak şu kadarını söylemek üzerime vazife oldu. En azından İhlas camiasında bu husus neden bu şekilde ele alınıyor bu konuda bir merakı olanların dinimizislam.com dan Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye kitabını pdf formatında indirmesi, oradaki delilleri incelemesi yerinde olacaktır.

Ahir zamandayız malum. Sokakları geziniz. Gençliğe bakınız. Yukarıda bahsedilen "gözü gönlü namazda olan" bir gençlik malesef yok. Her geçen gün de daha kötüye gitmekte olduğunu görüyoruz. Çok acıdır. Cemiyeti hor görmekten Cenab-ı Hakka sığınırım ancak insanlar akın akın dinden uzaklaşmaktalar. Bunları halkla her gün iç içe olan birisi olarak yazıyorum naçizane. Abdülhakim Arvasi hazretleri kuddise sirruh dört mezbepte de derin alim idi. Kendi mezhebi olan Şafii mezhebini iyi bildiği gibi Hanefi'yi ve diğer iki hak mezhebi de iyi bilirdi. Talebeye söylenen söz hocaya gider. Bu yüzden "Mürşidlerine uymak için böyle söylüyorlar" demek olayı biraz basite indirmek olur görüşündeyim. Bu konu ilmi bir konu olduğu için buraya kendiliğimden hiç bir şey yazamam. Tam İlmihal'i indirip ilgili konuyu okursanız orada açık ve uzun açıklaması vardır.

Türkiye gazetesi grubu 28 Şubatta başlayan ve İhlas Finans faciasıyla devam eden süreçte Ehli Sünnetin kalesi gibi sapasağlam durmuştur. Finans meselesi yüzünden çok kere cahil insanların saldırılarına maruz kaldılar. Bunlara benim bazı akrabalarım da dahildir. Olayların iç yüzünü bilenlerin gözünde İhlas zerre kadar değişmemiştir. En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır. Cahil dediğiniz kimseleri yakından tanırsanız öyle olmadıklarını da müşahede edeceğinizden şüphem yoktur. Bu gün -bütün dünyayı bilemiyorum, Türkiye'de Ehli Sünnete bu denli hizmeti geçen ikinci bir kurum yoktur.

Allahü Teala cümlemizi hak yoldan ayırmasın.
Hürmet ve selam ile


Gerek internet üzerinden e- kitap olarak bir çok islami sitelerin kütüphanesinde gördüğümüz, ve gerekse evdeki kütüphanelerimizde kendine yer bulmuş olan ama bazen ufak tefek rahatsızlıkların dile getirildiği Hakikat Yayınevi kitaplarının ehli sünnet olarak sahihliği ve muteberliği hangi safhadadır?

Öncelikle şunu söyleyelim ki, Hakikat Kitabevi'nin eserlerine "genel" olarak uygunsuz diyemeyiz. Zira bahsi geçen kitabevi bir ehl-i sünnet yayınevi olup, bu kitabeviyle alakası olan kardeşlerimiz de ehl-i sünnete mensuptur.


Ancak, tercüme ve derleme kitapların çoğuna, aslında olmayan bilgiler yerleştirilmiştir. İslam ahlakı isimli kitap da, sözde Muhammed Hadimi hazretlerinin, İmam Birgivi hazretlerinin "Tarikat-ı Muhammediyye" nam eserine yazdığı "Berika" kitabının bir kısmının tercümesidir. Fakat içinde, okudukça ortaya çıkan yorumlar belirir.

Kitabevi genel olarak İslam alimlerinden, ehl-i sünnet büyüklerinden nakilleri esas aldığını, bunlara aykırı yazmadığını vs. ileri sürer. Ama her ne hikmetse, mezbur eserde de görülebileceği gibi, fıkhi meselelerde bile kendilerine muhalif, hocalarının fetvasına zıt bir görüş olduğu vakit, bunu, savunana bakmadan "vehhabilik, şiilik" gibi iftiralarla reddetmektedirler.

Halbuki İslam ahlakı, zıt fıkhi görüş varsa ve kişinin kanaatince yanlışsa, bunu ilmî olarak reddetmek, fakat meseleyi itikat sahasına çekip, muhalif görüşü benimsememeleri için müslümanlara oyun oynamamaktır. Hakikat Kitabevi'nin genelde yaptığı da budur. Duada elleri birleştiren şiilerdir iftirasını atmış, milyonlarca hrıstiyanın eli açık dua ettiği esgeçip, duada elleri birleştirme sünnetine saldırmıştır. İnanmayan varsa, buyursun kafir beldelerinde kiliselere girip, hrıstiyanların eli açık nasıl dua ettiklerini görsün. Ve mezbur cemaatin müntesipleri de bu şekilde dua etmektedirler. Halbuki duayı kişi istediği gibi yapar ve dua şekli sebebiyle vehhabiye, şiiye benzemiş olmaz. Hele bu şekil birçok eserde yer alıyorsa.

Aynı şekilde sigaraya haram diyenlere de "vehhabi" yakıştırması bu zevata aittir. Haram diyenlere "hocanız öyle diyorsa sizi bağlar, müslümanlara söyleyemezsiniz" deyip, kendi hocalarının görüşünü umumi fetva gibi yaymaya çalışmaları da diğer bir vahim durumdur. Halbuki her iki görüşün de, ehl-i sünnet uleması içinde savunucusu vardır. O halde bu görüşler hocalarımızın değil, ehl-i sünnet ulemasının görüşleridir. Hangisinin tercihe şayan olduğuna karar verme yetkisinin sırf kendi hocasında olduğunu iddia etmek pek iyi bir davranış değildir.

Bunun gibi nice mesele vardır. Kaza borcu olan hanefi nafile kılamaz derler. Halbuki ehl-i sünnete göre kılabilir. Bunu bir tek "Türk" müslümanlar değil, ehl-i sünneti çok iyi bir şekilde savunan diğer müslüman alimlerden de söyleyen vardır. Ancak ne hikmetse bunu dahi abartıp, nafile kılınabilir diyenleri neredeyse "ahmak" yerine koymaya çalışmaktadırlar. Daha verdikleri eserlerin sayfalarındaki "0" ile "5" rakamını ayırtedemeyen insanlar neden böyle konuşur bilemem. (Not: Necatu'l-Mü'minin nam eserden verilen bir kaynakta yapılan hataya atıftır)

Ve yine bazı mübarek gecelerde cemaatle kılınan tesbih namazlarına takmışlar; toz kondurmadıkları Ebussuud Efendi hazretlerinin bir seksen fetvası olduğu halde, ona dahi muhalefet ederek, ve kılanlara dil uzatarak dolaylı yoldan Ebussuud Efendi hazretlerine dil uzatmışlar ve böylelikle aslında bir çok konuda tenakuz halinde olduklarını göstermişlerdir.

En acısı bu değildir. Her müslüman, her insan hata edebilir. Ancak hataları, kötüleme suretiyle yaymaya çalışmak abestir. Güzel değildir. Bu sebeple mezkur yayınevinin eserleri dikkatli okunmalıdır. Her yazana inanmamalı, araştırmalıdır. Sonuçta verilen kaynakların çoğunun yeri ve içeriği doğru olmayabilmektedir.

incemeseleler (http://www.incemeseleler.com/eser-meseleleri/434-hakikat-yaynevinin-kitaplarna-bak-acmz.html)
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 11:29:34
Mutaassıp bir gazete yazarı kendisine sorulan "Kaza borcu olan teravih kılabilir mi? Şafii’de de aynı mıdır?" sualine "Kaza borcu varsa teravih kılamaz. Evet, Şafii’de de aynıdır." şeklinde, kafasına göre fetva vermiş.

Günümüzde kendini ehli sünnet tanıtan insanların sünnet yoketme girişimlerini gördükce dehşete kapılıyoruz. Oysa bütün HANEFİ fıkh kitaplarında, kaza borcu olan (ister bir günlük, ister bir yıllık, ister 20 yıllık) müslümanın hadisi şeriflerle sabit NAFİLELERİ nafile niyyeti ile kılmalarının DAHA FAZİLETLİ olduğu yazmaktadır.

Hanefi mezhebinin, bu fetvayı verenlerce de EN MUTEBER fıkh kitabı olan İBN-İ ABİDİN başta olmak üzere, NİMET-İ İSLAM (ki Tahtavi haşiyesinin osmanlıcasıdır) ve MECMUATUZ-ZUHDİYYE gibi nice kaynak eserde bu fetva yer almaktadır. Hatta MEZAHİBİ ERBEA kitabında 4 hak mezhebin hükmü belirtilirken, hanefilerin hükmü açıkca belirtilmiştir.

Beğler! İctihad ile ictihad nakz olunmaz!* (Mecelle Madde 16, Dürerul-Hukkam fî Şerhi Mecelletul-Ahkam Cild 1, Sahife 68 ) Şafii mezhebinin ictihadını alıp, onların kaynaklarını kullanıp hanefi mezhebinin MÜFTABİH hükmüne savaş açamazsınız! Bunun mezhepsizlikten pek uzak bir tarafı yoktur!

Bakın en muteber USULI FIKH kitabı olan MİRATUL USUL'de zamanın EBU HANİFESİ ne diyor?

SAHHA TATAVVU MEN ALEYHİL FARZ!

Bu kaidenin üzerine "umum-husus" mantığını  sergileyen cahillere de yazık.

Molla Husrev'in, İbn-i Abidin'in, Zühdi Paşa'nın ve hanefi fukahasının hükmlerini beğenmeyip, müctehid edasıyla "KAZA BORCU OLAN ŞUNU ŞUNU KILAMAZ" demek "KAFAYA GÖRE FET VERMEK" değil de nedir?

Abdulhakı Dehlevi gibi, İbni Nuceym gibi zatların fetvası var diyenlere, "Gidin usul ilimlerini tekrar okuyun" demekten başka çare yoktur. Fıkhta her önüne gelenin fetvası alınmaz. (Bu durumda bazı nakillere dayanıp türkçe namaz kılınabilir diyenlere de hak vermemiz icab ederdi) Kaldı ki bu mübarekler yukardaki cahilin verdiği gibi bir FETVA vermemişlerdir. Birşeyin "efdaliyetinden" bahsetmek ile "cevazından" bahsetmek arasında dağlar kadar fark ve bir o kadar vebal vardır.

Ve yine kaldı ki "Kaza borcu olsa da bilinen nafileleri nafile niyeti ile kılmak daha efdaldir" diyen hanefi fukahasına ve bu fukahanın müftabih kavline dil uzatmak ahmaklıktan beri değildir.

Eski-yenş, zaruri-özürsüz gibi ayrımlarında MUCİDLERİ bu zatlar. Mesela okuduğum birçok HAŞİYE fıkh kitabında bu "özürlü-özürsüz" veya "yeni-eski" tabirleri geçmekten olduğu halde yine de ibarenin sonunda "kaza borcu olan nafileye nafile diye niyet eder" yazmakta. E şimdi bu fıkh ulemasıda mı ahmak bre cahil budalalar. Onlar kitapları hep eksik yazmış öyle mi? Asıl ahmaklık bunu iddia etmektir..

Allahu teala bu tür ahmakların fetvasına uyanlara rahmet eylesin..

* El-ictihâdu lâ yünkazu bi'l-ictihâdi ve delîluhâ el-icmâu
Bir sorum olaçak eğer cevab verir iseniz memmun olurum.
Bir mezhebte haram olan bir şey diğer mezhebte sünnet olsa.Bu işe yapmakmı yoksa yapmamakmı eftaldir.?
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 11:35:32
Eklemekte yarar görüyorum:

Bazı hadis-i şeriflerde ve sahabi rivayetlerinde "Farz borcu olan, kaza etmeden, nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz" gibi rivayetlerin hepsi sahih olup, bizim beyanatımızı desteklemektedir.

Zira HANEFİ fukahasına göre kişinin ZATEN "kaza borcu varken nafile kılması" doğru değildir. Bu ZATEN bütün hanefi fıkh kitaplarında yazar. Buna karşı çıkan da yoktur zaten. Hiçbir hanefi alimi de karşı çıkmamıştır.

Amma velakin bu bilinmeyen, hadis-i şeriflerle sabit olmamış NEVAFİL için geçerlidir. Hakikaten de bir müslümanın KAZA borcu varken çıkıp "şuraya durup şöyle 4 rekat nafile kılayım" demesi boş iş olur. Ancak hadisi şeriflerle belirtilmiş sünnetleri kılması, kaza kılmasından evladır. Din AKIL işi değildir ki, biz şimdi çıkıp bu hükmü sorguya çekelim.

Bu ahmaklar 1,5 santim akıllarıyla TERAVİH namazını bile ortadan kaldırıyorlar. Kendilerini dini konularda söz sahibi kabul ediyorlar. Sünnete düşmanlık ettikleri başka konularda bariz bir şekilde görülmekte.

Zahidi merhum "Zamanın halkını bilmeyen cahildir" buyurur. Bu zamanda müslümanlara bu tür doğru olmayan fetvaları vermek, onları dini ibadetlerden daha fazla soğutmağa yarar. Tesbih namazının dahi cemaatle kılınmayacağını iddia edip, kaza borcu olanların bilinen nafilelerinin kabul olmayacağını iddia eden cahillere uymamalı. Akılları imanlarını geçmiş.

Selam ve dua ile..
Sünnete düşmanlık küfür olmazmı.?Olur diyorsanız;Galiba muhatabınızı küfürle itham etmiş olursunuz.O zaman Dğer üç mezheb'tede kaza borcu olanların sünnet kılması haramdır hükmü var öyleyse bu mezheb saliklerinide küfürle itham etmiş olmazmısınız.?
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: tk1978 - 05 Şubat 2012, 11:40:32
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 11:53:51
Alıntı yapılan: antepli
aynı hoca!! dişinde dolgu olanların gusl abdestinin sayılmayacağını yani cünüb halinden kurtulamayacağını söylemişti.Oysa ben böyle öğrenmedim.Eğer zaruret var ise yaptırmakta bir sakınca olmadığını okudum muhtsar ilmühal kitabında.O hocanın dediğine göre bu ülkede 100000 lerce insan cünüb geziyor.Böyle şey olurmu ya!!!


antepli bunlar onlar icin kücük seyler.bunu söyleyen kisi ne kadar gusul abdesti aliyor acaba.?
böyle bir cevab ilmi olmasa gerektir.Alıyor,almıyor bunu siz nerden bileçeksiniz.Zan üzererine ilim bina edilmez.Halbuki zannın bir çoğu günahtır.Öyleki içinde gıybet ve iftirayıda barından bir günah.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 12:13:40
Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 12:16:17
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Yazdıkların hem yanlış hemde kendi mantığına göre kurgulanmış ilmi olmayan melayani türünden.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: mazhar - 05 Şubat 2012, 12:35:43
SORU:
 

Değerli hocam, Kaza borcu olan nafile kılamaz mı? Açıklarsanız memnun olurum.
CEVAP:
 
Hiçbirimizin "farz"la "nafile"yi birbirine karıştıracak bir yanlışlığımız düşünülemez. O husus zaten basit bir ilmihal bilgisi... Elbette ki farzların yanında nafileler bir "hiç" hükmündedir.

Ancak şunu da unutmamak lazım: Farzların yeri ayrı, nafilelerin yeri ayrıdır. Nitekim Rabbimiz bir hadis-i kudsi'de, "Bi'l-ferâizı necâ abdî minnî, ve bi'n-nevâfili yetekarrabu ileyye"... Bilenler kusura bakmasın, bilmeyenler için mealini arz edeyim: "Kulum, farzlarla benim (azabımdan) kurtulur; nafilelerle de bana yaklaşır"...

Binaenaleyh hiçbirisini öbürü için terk etmek gibi bir lüksümüz olmasa gerek. Bu bir...

İkincisi; bazı nafilelerin üzerinde çok durmamızın sebebi; onların zamanla unutulmuş, terk edilmiş, müminlerin hafızalarından silinmiş ya da küllenmiş olmasından dolayıdır... Yoksa geçmiş asırlardaki gibi, duhâ-evvâbîn-teheccüd, tesbih vs. nafileleri, ibadetlerinin bir parçası haline getirmiş mümin topluluklar olsa bugünün inananları da, böylesine üzerinde durmaya-hatırlatmaya tabii ki gerek kalmazdı... Fakat manzara ortada... O halde düşünün; günümüz şartlarında hangi mümin kendisini tesbih namazının ecrinden-temizliğinden müstağni addedebilir?
 
Kimse demiyor ki, beş vakit namazınızı ihmal etseniz de mutlaka tesbih namazı kılınız... Yok böyle bir şey. Tabii mümin öncelikle farzları eda edecek; borçlarından, Allah'ın azabından-gadabından kurtulacak... Sonra da nafilelerle Rabb'ine yaklaşacak... Nafileleri bir kenara bırakarak nasıl yaklaşacaksınız Allah Teala'ya?!

Farz olan Ramazan-ı şerif orucundan sonra niçin tutuyoruz Şevval ayının altı gün orucunu..?

***
 Mevlam; şerîat-ı garrâ-i Ahmediyye'nin farzlarını da nafilelerini de ihmal etmeden -vüs'ati nisbetinde- tatbik eden, sünnet-i seniyyeye bihakkın ittiba gayreti içerisinde bulunan kulları zümresine cümlemizi ilhak buyursun.
Halis Ece.com
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 12:41:40
Yine forma bir göz attım gördüğüm kadarıyla Süleyman Efendi cemaatinde olan kimselerin çoğunlukta olduğu ve bu minvalde yazıların ağırlıkta olduğu bir form.Bendeniz ben bu güne kadar bu kardeşleri kendime yakın buluyor,biliyordum.Fakat bazı yazıları okumam beni şaşırtı.Demekki yanılmışım.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: mazhar - 05 Şubat 2012, 13:17:12
Alıntı
Fakat bazı yazıları okumam beni şaşırtı.Demekki yanılmışım.

Sağlıkcı kardeşim,Şaşırma, daha bu forumlarda kaldığın ve araştırdığın sürece daha  çok ezber bozan bilgilerle karşılaşacaksınız..!
Bize öğretilen-dayatılan,bildiğimizi sandığımız bir çok islami konu malesef resmi olarak dini kontrol eden bir sistemden kaynaklanmaktadır.

Bizde ne öğrendiysek onu doğru bildik...
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: mazhar - 05 Şubat 2012, 13:22:56
Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?

Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 13:29:09
Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?

Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali
Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar.
Ehli ilim ittifak etti [âlimler sözbirliği ile bildirdiler] ki, regaib ve revatib ameller ile vacibler, sevapta, hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler farzların eksiklerini tamamlar. Nafileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar. Hiçbir nafile ile farz borcu ödenmiş olmaz. Bazı avamın iddia ettiği gibi farzı bırakıp da nafile ile uğraşmalarının, mesela, evvabin namazının kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyan 3/127)

Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Mücteba - 05 Şubat 2012, 16:02:01
Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.


Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü’l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)





Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 16:24:47
Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.


Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü’l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)





Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)
Bir soru.Bir mezhebte haram olan diğer mezhebte sünnet olsa,Hangisine uymak efdal olur.?
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 16:38:52
Sual: Farzla haram, sünnetle mekruh veya vacible mekruh çakışırsa ne yapmak gerekir?
CEVAP
Maddeler halinde bildirelim:
1- Farzla haram çakışınca, haram işlememek için, farz tehir edilir veya yerine göre terk edilir. Çünkü haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir. Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevabdır, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin) Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Haram işleyerek farz yapılmaz. Farzla haram bir araya gelince, yani farzı işlerken haram işlemek mecburiyeti olunca, haram işlememek için farz tehir edilir. Birkaç örnek verelim:
a) Üstünde çok necaset bulunan kimse, avret yerini açmadan veya başka bir sebeple temizlemesi mümkün değilse, başka elbisesi de yoksa o haliyle kılar, çıplak kılmaz.

Böyle güç durumlarda, necaseti temizlemenin farz olmadığı Maliki mezhebi taklit edilirse, mesele kalmaz.

Necaseti temizleme imkânı olsa; ama yanında yabancılar varsa, temizlemeden namazını kılar. Çünkü başkalarının yanında avret yerini açmak yasak, necaseti temizlemekse emirdir. Emirle yasak bir araya gelince, yasaktan kaçılır, yani avret yeri açılmaz.

b) Zengin olan bir kadının, hacca gitmesi farzdır. Hacca yalnız gitmesiyse haramdır. Mahremi bulunmadığı müddetçe, haram işleyerek, yalnız başına hacca gidemez. Farzı tehir eder. Sonra da gidemezse, (Ben ölene kadar hacca gidemezsem, yerime vekil gönderilsin) diye vasiyet eder.

2- Vacible tahrimen mekruh çakışınca, vacib tehir veya terk edilir. İki örnek:
a) Secde-i tilavet vacibdir; fakat kerahat vaktinde yapılması caiz olmaz.

b) Secde-i sehv yapmak vacibdir. İkindi namazını kerahat vaktine bırakan kimse, ikindiyi kılarken secde-i sehvi gerektiren bir şey yapsa, mekruh vakit girdiği için secde-i sehv yapmaz. Tahrimen mekruh işlememek için, vacib terk edilir.

3- Mekruhtan kaçmak, sünneti yapmaktan önce gelir. Mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Birkaç örnek verelim:
a) Cemaatle namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruhtur. Sabah namazının sünnetini kılmamış olan, sünneti kılarsa, cemaate yetişemeyeceğini anlarsa, sünneti kılmaz. Hemen imama uyar. Cemaate son oturuşta olsun yetişeceğini anlarsa, sünneti caminin dışında, giriş kısmındaki bölümde veya direk arkasında çabuk kılar. Böyle yer yoksa sünneti kılmaz; çünkü cemaatle kılınırken, nafile kılmak mekruhtur. Mekruh işlememek için sünnet terk edilir.

b) Cemaatle namaz kılmak sünnettir. Takkesiz namaz kılmak mekruhtur. Takkesi olmayan cemaate uymaz, takkeyi bulup yalnız kılması, takkesiz cemaatle kılmaktan evladır.

c) Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Ancak Yahudilere benzememek için, yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruh olur. Muharrem ayının 9. ile 10. veya 10. ile 11 günü birlikte tutulursa mekruh olmaz.

ç) Bir işe sünnet ve mekruh denmişse, o işi yapmamak gerekir. Mesela teşehhüdde parmak kaldırmak için, farklı rivayetlerde sünnet, mekruh, hatta haram bile denmiştir. O halde, sünnet veya mekruh denildiği için teşehhüdde parmak kaldırılmamalıdır.

d) Sarık sarmak ve entari giymek, sünnet-i zevaiddir. Bunları giyip sokakta gezmek fitneye sebep olacaksa, sokakta giyilmez; çünkü fitneye sebep olmak haramdır. Mekruhla sünnet çakışınca bile, sünnet terk edilirken, haramla sünnet çakışınca, haram işlememek için, sünnet elbette terk edilir.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Mücteba - 05 Şubat 2012, 18:03:50
Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.


Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü�l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)





Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.



(Ruhü�-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)
Bir soru.Bir mezhebte haram olan diğer mezhebte sünnet olsa,Hangisine uymak efdal olur.?

Herkes kendi mezheb İmamına uymak zorundadır. Çünkü ahirette yaptığı amellerden bağlı olduğu mezhebe göre sual edilecektir. Kendi mezhep imamının haram dediğini haram bilmek, sünnet dediğini sünnet bilmek zorundadır. Ancak "zaruret" denilen özel durumda başka bir hak mezhep taklit edilebilir. "Zaruret hali" öyle basit bir hal değildir. Kafasına göre istediği mezhebe uyanlar mezhepsizlerdir.

Zaruret Nedir?

Mecelle şârihlerinden Ali Haydar efendi:
Dinin yasak ettiği bir şeyi, yapmaya veya yemeye mecbur eden, duruma zaruret derken,

Hidaye şârihi İbni Humam:
Kişinin öyle bir duruma gelmesi ki şayet yasak olan şeyi işlemese helak olmasıdır diye beyan etmiştir.

Ebubekir Cessas gibi bazı Âlimlerde:
Kişinin kendisi veya uzvu helak olması olarak beyan etmişlerdir.  

Muvafakat Sahibi Şatibi ve bu gibi düşünen bazı Alimlere göre :
Dünya ve Ahiret maslahatının kıyamı için olmassa olmaz olan, şöyleki yapılmadığı takdirde dünya maslahatı istikametinde cari olmayacağı gibi ahirette de kurtuluşun olmayacağı ve nimetlerin kaçmasına sebep olan şey olarak tarif edilmişlerdir.

Mevsuatil fıkhiyyenin ifadesi doğrultusunda Usulcülere göre zaruret:
الضروريات الخمس (beş zaruri olan şeyler) dediğimiz dinin, nefsin, aklın, nesebin, malın muhafazasından biri üzerine korkmak olarak tarif edilmiştir.

Cürcani gibi diğer âlimler de:
Kaldırılması mümkün olmayan nazile (gelen bir mesele) olarak beyan etmişlerdir.

Malikilere göre :
Helaktan veya çok şiddetli zarardan korkmaktır.

Şafi fukahasından olan İmamı Remli Nihayetül muhtaç kitabında:
Ölümden veya hastalıktan korkmak veyahut ta bunların dışında abdestin halefi olan teyemmümü, suyun bulunmasıyla beraber mubah kılan her türlü mahsur diye tarif etmiştir.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: tk1978 - 05 Şubat 2012, 22:12:05
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Yazdıkların hem yanlış hemde kendi mantığına göre kurgulanmış ilmi olmayan melayani türünden.
Yanlis olan yeri diyeceksin, ben sana yerini göstereceyim InsaAllah. Saglikci yazmakla saglikci olunmadigi gibi, elestirirken´de kelleden degil, Su yanlis su dogru deyip, varsa yanlisim düzeltri, bilmediginizi istatistiklerle gösteririrz. Sizin Süleyman efendi Hz. hakkinda ve ona mensubu olanlar hakkin´da düsündükjlerinizi soran olmadi. Zaten ne düsündügünüzde pek önemli degil. O düsündükleriniz siz´de kalsin. He ben Vahabiyim diyorsan, o zaman bir sorun yok. Her sünneti terk ede bilirsin. Ama Ehli Sünnetim diyorsan, burda olandan, NASIBIN varsa faydalanirsin. Yoksa´da kendi matigina uyup, sagdan soldan derme catma kitaplarla Dinini ögrenir, derme catma olarak Islamiyeti yasar gidersin.
 
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 22:44:06
Alıntı
Sünnete uymak fitne değildir, asıl sünneti terk etmek en büyük fitnedir kardeş. Bu yüzden fitneye sebep olmasın diye sünneti terk etmek ilimsizlikten ve samimiyetsizlikten kaynaklanır..Vesselam...
Senin Süleyman efendi cemaatinden olmadığın aşikar.Senin gibiler İbni abidin formda istemediğin kadar.Zaten senin gibileri tanıyor biliyorum.Bu siteye üyü olmaktaki maksadım senin gibilerle tartışmakta değildi.(İbni abidin formda Kaldırın yasağımı orada tartışalım.)BenSüleyman efendi Cemaatini öğrenmeğe çalışıyorum.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 23:04:42
Alıntı
Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Kitap dagitmak hizmet ise,
Ehli sünnet Alimlerinin kitaplarını dağıtmak elbet en güzel hizmettir.Fakat zatıaliniz doğruyla yanlışı karıştırıp,yanlışı misal göstermiş.Harun yahyanın bozuk kitaplarını emsal göstermeniz ne kadarda yanlış olmuş.
hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek.
Kim sana Müslüman Çocuklarına Karan-ı Kerim öğretmek,Dinlerini doğru olarak öğretmek ve Onların güzel Ahlak sahibi kimseler olarak yetiştirmek haşa yanlıştır,hizmet değildir dedi de bu sözleri ifade ettin.
Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir.
Kim bunun aksini söyledide bunları cevab maksatlı yazdın.Haşa karşındakini sünnet düşmanımı zan ettinizde böyle yazdınız.Halbuki Zannın bir coğu günahtır.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 23:11:02
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Yazdıkların hem yanlış hemde kendi mantığına göre kurgulanmış ilmi olmayan melayani türünden.
Yanlis olan yeri diyeceksin, ben sana yerini göstereceyim InsaAllah. Saglikci yazmakla saglikci olunmadigi gibi, elestirirken´de kelleden degil, Su yanlis su dogru deyip, varsa yanlisim düzeltri, bilmediginizi istatistiklerle gösteririrz. Sizin Süleyman efendi Hz. hakkinda ve ona mensubu olanlar hakkin´da düsündükjlerinizi soran olmadi. Zaten ne düsündügünüzde pek önemli degil. O düsündükleriniz siz´de kalsin. He ben Vahabiyim diyorsan, o zaman bir sorun yok. Her sünneti terk ede bilirsin. Ama Ehli Sünnetim diyorsan, burda olandan, NASIBIN varsa faydalanirsin. Yoksa´da kendi matigina uyup, sagdan soldan derme catma kitaplarla Dinini ögrenir, derme catma olarak Islamiyeti yasar gidersin.
 
Şu yazdıkların karşısında ne diyebilirmki,ançak hiçde kibar olmadığınızı gösteriyor.Ya kibarlıkla davranış gösteriniz,yada lütfen cevab verme nezaketsizliğine düşmeyiniz.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Tuğra - 05 Şubat 2012, 23:15:38
Konuyu kavgaya çevirmeye gerek yok, hepimiz Ehl-i Sünnetiz Elhamdülillah, kaza borcu olan Allah'ü Tealanın ikramlarından istifade etmek istemiyorsa kendi tercihi, ama tercihini başkalarına dayatamaz, sonuçta kaynaklar belli fazla söze hacet yok ayrıca ölümün insanları ne zaman yakalayacağı belli olmayan 3 günlük dünyada hiç bir ikramı kaçırmamak gerek.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 05 Şubat 2012, 23:24:55
Konuyu kavgaya çevirmeye gerek yok, hepimiz Ehl-i Sünnetiz Elhamdülillah, kaza borcu olan Allah'ü Tealanın ikramlarından istifade etmek istemiyorsa kendi tercihi, ama tercihini başkalarına dayatamaz, sonuçta kaynaklar belli fazla söze hacet yok ayrıca ölümün insanları ne zaman yakalayacağı belli olmayan 3 günlük dünyada hiç bir ikramı kaçırmamak gerek.
Efendim ben kaza borcu hususunda gelipte,durup dururken bir şey yazmadım.Gezinirken bu forma rast geldim.Gördümki,burda bu bahis var ve bu bahisle ilgili bazı kimseler yazılar yazmışlar ve bazı kimseleri şiddetli bir dille eleştiriyorlar.Yani bir dayatma varsa oda bendeğilim.yazılanları takip etmiş iseniz,dayatmanın kimler tarafından yapıldığını görürsünüz.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Mücteba - 05 Şubat 2012, 23:58:52
Anayasamızın Değişmez Kanunu: (http://www.sadakat.net/forum/forum_kurallari_duyurular/forum_kurallari-t27856.0.html;msg169559#msg169559)

Kanun No: 1-A
Ailemiz ; dini konularda, itikatta tek hak mezhep olan ehl-i sünnet aikdesini benimsemiş olup, buna muhalif yazıların sitede bulunmasını kesinlikle yasaklamıştır!

Kanun No: 1-B
Ehl-i Sünnet müntesipleri içerisinde de farklı cemaatların, meşreplerin, tarikatlerin olduğu bir hakikattir. Forumumuzun temel aldığı görüş; ehli sünnet olup, burada yazılan mesajlar da tüm ehl-i sünnet için genel geçer bilgiler olmalıdır. A cemaatini ilgilendirip diğer ehli sünnet müntesiplerini bağlamayan düşünceler, yazılar kesinlikle siteye yansıtılamaz.

Ehli Sünnete müntesibi bütün gruplara saygımız sonsuzdur. Hatta biz de bir grubun müntesibi olabilir, bir mürşidi kamilin evlatları olmakla iftihar edebiliriz, ancak çok net bir şekilde tecrübe edilmiştir ki özele biraz inildiği zaman tefrikaya neden olunmaktadır. Bizim bağlılığımız sadırlarda olup sadakat satırlarına intikal etmemektedir.




Alıntı
Sünnete uymak fitne değildir, asıl sünneti terk etmek en büyük fitnedir kardeş. Bu yüzden fitneye sebep olmasın diye sünneti terk etmek ilimsizlikten ve samimiyetsizlikten kaynaklanır..Vesselam...
Senin Süleyman efendi cemaatinden olmadığın aşikar.Senin gibiler İbni abidin formda istemediğin kadar.Zaten senin gibileri tanıyor biliyorum.Bu siteye üyü olmaktaki maksadım senin gibilerle tartışmakta değildi.(İbni abidin formda Kaldırın yasağımı orada tartışalım.)BenSüleyman efendi Cemaatini öğrenmeğe çalışıyorum.

Birilerini öğrenmek böyle internetten olmaz ki. Yerleri belli yurdları belli; gidersiniz, istediğiniz soruları sorar, çaylarını çorbalarını içer, maddeten ve manen istifade eder, dönersiniz.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: saglıkcı - 06 Şubat 2012, 01:50:06
Birilerini öğrenmek böyle internetten olmaz ki. Yerleri belli yurdları belli; gidersiniz, istediğiniz soruları sorar, çaylarını çorbalarını içer, maddeten ve manen istifade eder, dönersiniz.

Bak Kardeşim, evet ben Süleyman efendi Yurtlarına gittim caylarını da içtim,çorbalarını da.Hem dahi kendi oğlumu ve Kızımı iki yaz döneminde yatılı yurda da verdim.Fakat böyle bahisler hiç konuşmadım.Gittiğim yurtta İhlas yayınlarının bazılarınıda gördüm.(Süs olsun diye koymuyorlardır herhalde elbet okuyorlardır.Bu da bana güven vermişti.)Hem insanlar yüze yüz görüşürken daha temkinli,dikkatli ve nezaketli oluyor.Form ortamlarında ise kişiler gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlar.Yüz yüze söylemeyeçekleri sözleri lafları söylüyorlar.Ayrıca kimin hakkında ne düşünüyorlar bunuda çekinmeden söylüyorlar.Demekki Form ortamları gerçek yüzleri tanımada daha elverişli.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: Mücteba - 06 Şubat 2012, 03:33:00
Birilerini öğrenmek böyle internetten olmaz ki. Yerleri belli yurdları belli; gidersiniz, istediğiniz soruları sorar, çaylarını çorbalarını içer, maddeten ve manen istifade eder, dönersiniz.

Bak Kardeşim, evet ben Süleyman efendi Yurtlarına gittim caylarını da içtim,çorbalarını da.Hem dahi kendi oğlumu ve Kızımı iki yaz döneminde yatılı yurda da verdim.Fakat böyle bahisler hiç konuşmadım.Gittiğim yurtta İhlas yayınlarının bazılarınıda gördüm.(Süs olsun diye koymuyorlardır herhalde elbet okuyorlardır.Bu da bana güven vermişti.)Hem insanlar yüze yüz görüşürken daha temkinli,dikkatli ve nezaketli oluyor.Form ortamlarında ise kişiler gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlar.Yüz yüze söylemeyeçekleri sözleri lafları söylüyorlar.Ayrıca kimin hakkında ne düşünüyorlar bunuda çekinmeden söylüyorlar.Demekki Form ortamları gerçek yüzleri tanımada daha elverişli.

Hazreti Allah yâr ve yardımcınız olsun.
İnşAllah hakkınızda hayırlı olana ulaşırsınız.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: mazhar - 06 Şubat 2012, 09:46:08
Bir mü'min hayatı boyunca sırasıyla şu 3 fiili gerçekleştirmelidir.

1- İtikadını Ehl-i Sünnet Vel Cemâ'at İtikadına uydurmalı,

2- İlmihalini iyice öğrenip uygulamalı,

3- Kamil-i Mükemmil Mürşid olan "Zamanın Hakiki Sahibi"'ni arayıp bulmalı, eteklerine yapışıp ölene kadar bırakmamalıdır.( Hakikisi mi? İstidraç Sahibi Sahtesi mi?)
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: tk1978 - 06 Şubat 2012, 10:06:33
Alıntı
Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Kitap dagitmak hizmet ise,
Ehli sünnet Alimlerinin kitaplarını dağıtmak elbet en güzel hizmettir.Fakat zatıaliniz doğruyla yanlışı karıştırıp,yanlışı misal göstermiş.Harun yahyanın bozuk kitaplarını emsal göstermeniz ne kadarda yanlış olmuş.
hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek.
Kim sana Müslüman Çocuklarına Karan-ı Kerim öğretmek,Dinlerini doğru olarak öğretmek ve Onların güzel Ahlak sahibi kimseler olarak yetiştirmek haşa yanlıştır,hizmet değildir dedi de bu sözleri ifade ettin.
Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir.
Kim bunun aksini söyledide bunları cevab maksatlı yazdın.Haşa karşındakini sünnet düşmanımı zan ettinizde böyle yazdınız.Halbuki Zannın bir coğu günahtır.

Sizin sikintiniz anlamis degilim. Biri tutacak, Ihlas yayinlarinin methu senasini yapacak(ki bu siz degilsiniz), karsiliginda anlayacagi bir dil ile cevabini alacak. Ancak burda sizi rahatsiz eden konu ne, onu anlamak´da güclük cekmekteyim. Ihlas yayinlarina yapilan elestirimi?
Sizin nasil araya zipladiginiz gibi, forum´da bir sürü ehli sünnete tabi olmayanlar´da dolasmak´da. Bu yüzdendir ki, verilen cevap(siz üstünüze alinirsaniz onu bilemem) umuma acik bir cevap. Üstüne alan alir. Yarasi olan gocunur.
Diger bir konu ise, sizin bir iki ferdin yazdiklari ile, genelleme yapmaniz yanlis. Simdi kalkip ben desem ki, Ihlas yayinlari dolandiricilara ait bir yayin. Burda calisanlarin alayi dolandirici desem, yanlis olur,degilmi? Simdi bir iki tanesi yanlis is yapmis ise, bunlarin vebalini neden bir yayin, bir kurulus ceksin?
Mademki Kurslara gitdiniz, evlatlarinizi oralara vermissiniz az cok anlamis olmaniz lazim gerek. Tabiki insanin bir yere gidisi ve niyet cok ama cok önemli. Ben bir Toplantiya katildigim zaman, kovayi bosaltip o toplantiya katilirim. Cünki orada konusacaklari, yasayacaklarimi daha iyi alip, kiyas yapa bilmek icin. Ama Kova dolu olunca, tasar bir sey almaz. Size önerecegim bir´de bos olarak oraya gidip, kovayi doldurmaniz.
Foruma gelince. Psikolojikmen karsinizdakinin mimiklerini, yapti hal ve hareketleri göremeyip, bir mevzuyu lastik gibi cekmeye basladigin´da(ögrenmekden ziyade, savunma mekanizmasi olusunca)tepki bagzen sert, bagzen yumsak olur, buda kisiye göre degisir. Saglikciyim diyorsunuz, ama Psikolojiden anlamiyorsunuz? Avrupada Saglikcilar az da olsa Psikolojik bölümün´den ana hatlari okutuluyor, Türkiyede degil herhalde?
Karsimda oturumus olsaniz, sizin haliniz´den anlar, tartismayami ögrenmeyemi geldiginizi görür ona göre davranilir. Ama böyle anlasilmiyor.
Biz kendi imamiza bakip, o bize ne verdi ise ona sarilmak gerek. Diger hak Mezheplerdekiler´de kendilerine verilene sarilirlar InsaAllah.
Tartisilacak bir mevzu degil, nitekim Tartismayi Allahüteala´da men etmis´dir. Verilen ve islenilen konular Ehli Sünnetin inceliklerin´den ve buna tabii olanlari baglar
Allah dogru bildigimiz yanlislari anlayip düzeltmeyi bizlere nasip eylesin.
Başlık: Ynt: Kaza Borcu Olan
Gönderen: mazhar - 06 Şubat 2012, 10:13:54
Alıntı
tartismayami ögrenmeyemi geldiginizi görür ona göre davranilir. Ama böyle anlasilmiyor.


Duanıza AMİN diyorum.

Kardeşimiz eğer öğrenmeye geldiyse yüzlerce konu var.İnşAllah faydalanır,biz de ondan faydalanırız...
Başlık: Kaza borcu olan nafile kılamaz mı?
Gönderen: mazhar - 31 Ocak 2013, 08:22:15
SORU:

Değerli hocam, Kaza borcu olan nafile kılamaz mı? Açıklarsanız memnun olurum.

CEVAP:
 
Hiçbirimizin "farz"la "nafile"yi birbirine karıştıracak bir yanlışlığımız düşünülemez. O husus zaten basit bir ilmihal bilgisi... Elbette ki farzların yanında nafileler bir "hiç" hükmündedir.  

Ancak şunu da unutmamak lazım: Farzların yeri ayrı, nafilelerin yeri ayrıdır. Nitekim Rabbimiz bir hadis-i kudsi'de, "Bi'l-ferâizı necâ abdî minnî, ve bi'n-nevâfili yetekarrabu ileyye"... Bilenler kusura bakmasın, bilmeyenler için mealini arz edeyim: "Kulum, farzlarla benim (azabımdan) kurtulur; nafilelerle de bana yaklaşır"...
Binaenaleyh hiçbirisini öbürü için terk etmek gibi bir lüksümüz olmasa gerek. Bu bir...

İkincisi; bazı nafilelerin üzerinde çok durmamızın sebebi; onların zamanla unutulmuş, terk edilmiş, müminlerin hafızalarından silinmiş ya da küllenmiş olmasından dolayıdır... Yoksa geçmiş asırlardaki gibi, duhâ-evvâbîn-teheccüd, tesbih vs. nafileleri, ibadetlerinin bir parçası haline getirmiş mümin topluluklar olsa bugünün inananları da, böylesine üzerinde durmaya-hatırlatmaya tabii ki gerek kalmazdı... Fakat manzara ortada... O halde düşünün; günümüz şartlarında hangi mümin kendisini tesbih namazının ecrinden-temizliğinden müstağni addedebilir?

Kimse demiyor ki, beş vakit namazınızı ihmal etseniz de mutlaka tesbih namazı kılınız... Yok böyle bir şey. Tabii mümin öncelikle farzları eda edecek; borçlarından, Allah'ın azabından-gadabından kurtulacak... Sonra da nafilelerle Rabb'ine yaklaşacak... Nafileleri bir kenara bırakarak nasıl yaklaşacaksınız Allah Teala'ya?!  
Farz olan Ramazan-ı şerif orucundan sonra niçin tutuyoruz Şevval ayının altı gün orucunu..?

***
Mevlam; şerîat-ı garrâ-i Ahmediyye'nin farzlarını da nafilelerini de ihmal etmeden -vüs'ati nisbetinde- tatbik eden, sünnet-i seniyyeye bihakkın ittiba gayreti içerisinde bulunan kulları zümresine cümlemizi ilhak buyursun.  

***
 
"...Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir.

Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı? Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..."(Ömer Nasuhi Bilmen; Büyük İslam İlmihali)
halisece.com


*********************************************

Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü’l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)



--------------------------------------------------------------------------------

Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)(İbni Abidin C.1.S.688)
alıntı