Gönderen Konu: Kaza Borcu Olan  (Okunma sayısı 57977 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Shyamalan

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #45 : 07 Eylül 2010, 13:39:10 »


Herkese saygilar...


« Son Düzenleme: 08 Eylül 2010, 00:21:13 Gönderen: Shyamalan »

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #46 : 13 Eylül 2010, 12:15:19 »
Büyük âlim İbni Nüceym’e soruldu ki, kaza namazı olan kimse, sünnetleri kılarken kazaya niyet ederek kılsa, sünnetleri terk etmiş olur mu? Cevabında, (Sünnetleri terk etmiş olmaz. Çünkü sünnetleri kılmaktan maksat, o vakit içinde farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Kaza kılmakla, sünnet de yerine getirilmiş olur.) [Nevâdir-i fıkhiyye fi mezheb-il-eimmet-il Hanefiyye s.36]

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de buyuruyor ki:
(Kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kazaya da niyet etmelidir.)

Şimdi bu iki bilgi birbiriyle örtüşüyor bir çelişki yok ama şu açıdan baktığımızda İbni Nüceym'in bu konuyu hanefi fıkıhına göre Abdulhakim Arvasi'nin ise şafii mezhebine göre yazmış olduğunu görüyoruz.

Bu iki görüşe bir açıklık getirecek yok mu? "Kaza kılmak için sünnetler ve nafileler terk edilmez!" deniyor fakat İbn-i Nüceym "Kaza kılmakla sünnet de yerine getirilmiş olur" diyor! Kaza borcu olanın sünnet ve nafileleri kılmasının şafi mezhebine göre haram olduğu söyleniyordu fakat İbn-i Nüceym Hanefi'ye göre hüküm çıkarmış!

Bu konu senelerdir gündemde, insanlar karşılaştıkları her hocaya soruyor. Bu kadar içinden çıkılmaz bir durum olmasa gerek...

« Son Düzenleme: 20 Ocak 2012, 16:31:04 Gönderen: Günbatımı »
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #47 : 13 Eylül 2010, 17:58:41 »
Elimde mufassal fikih kitablarindan yok. Bundan dolayi kitabi bir cevap yazamayacagim. Fikhi mevzularda da kelle-i kübradan sallamak caiz degil.

El fikhi alel mezahibi erbaa adli kitabi karistirdim, kaza borcu olan nafile kilamaz diye bir hüküm görmedim.

Ibni Nüceym'den bahs ettiginiz alintida anladigim kadariyle, Kazalari ifa etmekte bir kolaylik olarak, sünnetler ve nafileler yerinde kaza kilinmasini tavsiye ediyor.

Ama revatib sünnetlerin adlari zikr edilerek fikh kitablarinda üzerinde duruluyor. Elfikhi alel mezahbi erbaa tercümesinde hanefi mezhebinin gürüsü olarak,
Sabah namazinin iki rekatlik sünnetini, sair nafilelerden farkli olarak, oturarak, binek üzerinde kilinamayacagini ifade ediyor. Bu iki rekatten sonra ise, öglenin dört rekatlik sünneti gelir diyor.
Bu ifadeler, hanefi ulemasinin, meseleyi sadece farzdan önce mutlak olarak iki rekat, farzdan önce dört sonra iki rekat olarak görmedilerini gösterir.
Bunlar adi belli, muayyen namazlardir. Kendilerine ait hükümleri olan namazlardir.
Mutlak manada iki rekatlik her hangi bir namaz degildir.

Sunu da düsünmek lazim Ki:
Namazi vaktinde kilmamakla bir günah islemissiniz, bunu telafi ettirmek icin ugrasacaginiz yerde, tutup bir de sünnet olan revatib namazi da kilmiyorsunuz...
Hatti zatinda her bir kaza ile beraber, kazaya birakma günahini izale icin bir de tesbih namazi kilmak gerekirken siz tutuyor, kuvvetli bir sünnet ortadan kaldiriyorsunuz..

...

Kaza namazlarini kilmakta gönlü olmayan bir tembele, "yahu hic olmazsa camide ahali sünnet kilarken sen sünnetin yerinde bir kaza namazi kil da, üstünden kazalari iskat etmis ol" kabilinden tembele tavsiye mahiyetinde belki söylenebilir.
Ama gözü gönlü namazda olmasi gereken herhangi bir müslümani sünnetten alikoymak pek insafli bir tavsiye degil...

...

Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #48 : 13 Eylül 2010, 18:05:09 »
Ibni Nüceym hz. büyük bir alim olabilir, ama eshabi tercih indinde fetvalari hanefi mezhebinde tercih edilen fetva midir? Bu önemli.
Ibni Nüceym hz.den baska bu meseleyi bu sekilde izah eden baska hanefi alimler var mi ve onlarin görüsleri meraccah görüs mü?
Yoksa her meselede hanefi mezhebi icinde bir cok farkli görüsler var. Ibni abidini acin bakin sadece hanefi ulemasinin bir meseledeki ihtilaflari sayfalar tutar ve bu da fikhi mevzular üzerinde ne kadar imali fikr edildigini ve hanefi fikhinin zenginligini, kuvvetini gösterir..
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı yabangulu

  • okur
  • *
  • İleti: 63
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #49 : 16 Eylül 2010, 01:52:22 »
din tv den ogrenilmez okumaliyiz
Ebu Hureyre(r.a)dan rivayet edildigine gore:''suphesiz ki kulun,kiyamet gunu hesaba cekilecegi ilk sey namazdir.Namazi duzgun olursa,muhakkak felah bulmus ve kurtulmustur.Namazi bozuk olursa,kesinlikle husrana ugramis ve kaybetmistir.
Farzlarindan birsey eksik kalirsa,Allah-u Teala ''Bakin!kulumun nafilesi varmidir ki,onunla farzdan eksik kalan tamamlansin!''buyurur.Sonra diger amelleri buna gore olur(zekat eksikligi sadakayla tamamlanir)''


Çevrimdışı ümre yolcusu

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 31
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #50 : 16 Ocak 2012, 21:09:21 »


Allah Razı olsun...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #51 : 16 Ocak 2012, 22:14:04 »
Soru: Kaza Borcu Olanlar Nafile Kılamaz mı?

Bu konu hakkında, daha önce Halis Ece Hocamızının verdiği bir cevabı aynısıyla aktarmak istiyorum.

****

Birincisi, bu sorduğunuz meselenin hangi mezhebe göre cevabını istediğimizi belirtmemiz gerekir.  Meşhur usûl-i fıkıh kaidesine göre, "Taksıyr teshîle vesîle olmaz". Yani hem kusur işleyeceksin, hem de bu işlediğin kusur sana o hususta kolaylığa sebep olacak. Bu imkânsız. Hem farz bir ibadeti zamanında yapmayıp kazaya bırakarak kusurda bulunacaksın, hem de bu kusurunla, sünnetleri edadan muafiyet gibi bir kolaylığa konacaksın. Hanefi âlimlerine göre böyle bir şey yok.

İkincisi, hadis-i şerifte de belirtildiği gibi, yarın kıyamet günü, kişinin farzlardaki noksanları zaten nafilelerle ikmâl edilip tamamlanacak . Yani yapılacak nafileler hiçbir şekilde boşa gitmiş olmuyor ki terk edilsin.

Üçüncü olarak da, bu meselenin nereden ve nasıl kaynakladığı hususunu ele alalım isterseniz... Bu mesele -maalesef- bazı kardeşlerimizin Şâfiî mezhebinin bu husustaki içtihadını, sanki tek ve mutlak hükümmüş gibi sunmaları, anlatmaları yüzünden ortalıkta kafa karıştırmaya devam etmektedir. Bu gidişle daha da çok devam edeceğe benzemektedir. Oysa kısaca; üzerlerinde kaza borcu olan kardeşlerimiz, şayet Şâfiî mezhebine mensup iseler, nafile kılamazlar. Öncelikle kaza borçlarını ödemeleri gerekir, deyiverseler mesele kalmayacak. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, Şâfiî mezhebinin bu husustaki görüşünü, diğer Ehl-i Sünnet mezheplerinin de ortak görüşü gibi ifade etmeleri, meseleyi böylesine çetrefil bir hale sokuyor. Biz de ikide bir, belli aralıklarla -deyim yerindeyse- Amerika'yı yeniden keşfe mecbur kalıyoruz.

İnşaAllah buradan yaptığımız bu hatırlatmayı duyarlar ve bu meseleye artık bir nokta koymanın zamanının geldiğini idrâk ederler, diye umuyorum şahsen...

Rabbim, itikaden-amelen-ahlâken Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat çizgisinden kıl kadar, hatta iğne ucu kadar dahi ayırmasın. Telfîk-ı mezahib tehlikelerinden bizleri, topyekün Ümmet-i Muhammed'i ve evladını muhafaza eylesin.

Herkese selam ve muhabbetler...

ilahi.com

Çevrimdışı turbocan

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #52 : 05 Şubat 2012, 01:28:23 »
Allahü teala Ehli Sünnet yolunu güçlendirsin. Türkiye Gazetesi grubunu bilirim. Babam eskiden mezhepsizlerin etkisindeydi. Daha sonra Türkiye Gazetesi camiasıyla tanıştı evimizde Ehli Sünnet kitapları okundu çok şükür. Yukarıdaki yazıları mümkün olduğunca iyi okuyup anlamaya çalıştım. Burada tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek durumunda değilim ancak şu kadarını söylemek üzerime vazife oldu. En azından İhlas camiasında bu husus neden bu şekilde ele alınıyor bu konuda bir merakı olanların dinimizislam.com dan Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye kitabını pdf formatında indirmesi, oradaki delilleri incelemesi yerinde olacaktır.

Ahir zamandayız malum. Sokakları geziniz. Gençliğe bakınız. Yukarıda bahsedilen "gözü gönlü namazda olan" bir gençlik malesef yok. Her geçen gün de daha kötüye gitmekte olduğunu görüyoruz. Çok acıdır. Cemiyeti hor görmekten Cenab-ı Hakka sığınırım ancak insanlar akın akın dinden uzaklaşmaktalar. Bunları halkla her gün iç içe olan birisi olarak yazıyorum naçizane. Abdülhakim Arvasi hazretleri kuddise sirruh dört mezbepte de derin alim idi. Kendi mezhebi olan Şafii mezhebini iyi bildiği gibi Hanefi'yi ve diğer iki hak mezhebi de iyi bilirdi. Talebeye söylenen söz hocaya gider. Bu yüzden "Mürşidlerine uymak için böyle söylüyorlar" demek olayı biraz basite indirmek olur görüşündeyim. Bu konu ilmi bir konu olduğu için buraya kendiliğimden hiç bir şey yazamam. Tam İlmihal'i indirip ilgili konuyu okursanız orada açık ve uzun açıklaması vardır.

Türkiye gazetesi grubu 28 Şubatta başlayan ve İhlas Finans faciasıyla devam eden süreçte Ehli Sünnetin kalesi gibi sapasağlam durmuştur. Finans meselesi yüzünden çok kere cahil insanların saldırılarına maruz kaldılar. Bunlara benim bazı akrabalarım da dahildir. Olayların iç yüzünü bilenlerin gözünde İhlas zerre kadar değişmemiştir. En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır. Cahil dediğiniz kimseleri yakından tanırsanız öyle olmadıklarını da müşahede edeceğinizden şüphem yoktur. Bu gün -bütün dünyayı bilemiyorum, Türkiye'de Ehli Sünnete bu denli hizmeti geçen ikinci bir kurum yoktur.

Allahü Teala cümlemizi hak yoldan ayırmasın.
Hürmet ve selam ile
« Son Düzenleme: 05 Şubat 2012, 01:30:56 Gönderen: turbocan »

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #53 : 05 Şubat 2012, 03:25:36 »
Mutaassıp bir gazete yazarı kendisine sorulan "Kaza borcu olan teravih kılabilir mi? Şafii’de de aynı mıdır?" sualine "Kaza borcu varsa teravih kılamaz. Evet, Şafii’de de aynıdır." şeklinde, kafasına göre fetva vermiş.

Günümüzde kendini ehli sünnet tanıtan insanların sünnet yoketme girişimlerini gördükce dehşete kapılıyoruz. Oysa bütün HANEFİ fıkh kitaplarında, kaza borcu olan (ister bir günlük, ister bir yıllık, ister 20 yıllık) müslümanın hadisi şeriflerle sabit NAFİLELERİ nafile niyyeti ile kılmalarının DAHA FAZİLETLİ olduğu yazmaktadır.

Hanefi mezhebinin, bu fetvayı verenlerce de EN MUTEBER fıkh kitabı olan İBN-İ ABİDİN başta olmak üzere, NİMET-İ İSLAM (ki Tahtavi haşiyesinin osmanlıcasıdır) ve MECMUATUZ-ZUHDİYYE gibi nice kaynak eserde bu fetva yer almaktadır. Hatta MEZAHİBİ ERBEA kitabında 4 hak mezhebin hükmü belirtilirken, hanefilerin hükmü açıkca belirtilmiştir.

Beğler! İctihad ile ictihad nakz olunmaz!* (Mecelle Madde 16, Dürerul-Hukkam fî Şerhi Mecelletul-Ahkam Cild 1, Sahife 68 ) Şafii mezhebinin ictihadını alıp, onların kaynaklarını kullanıp hanefi mezhebinin MÜFTABİH hükmüne savaş açamazsınız! Bunun mezhepsizlikten pek uzak bir tarafı yoktur!

Bakın en muteber USULI FIKH kitabı olan MİRATUL USUL'de zamanın EBU HANİFESİ ne diyor?

SAHHA TATAVVU MEN ALEYHİL FARZ!

Bu kaidenin üzerine "umum-husus" mantığını  sergileyen cahillere de yazık.

Molla Husrev'in, İbn-i Abidin'in, Zühdi Paşa'nın ve hanefi fukahasının hükmlerini beğenmeyip, müctehid edasıyla "KAZA BORCU OLAN ŞUNU ŞUNU KILAMAZ" demek "KAFAYA GÖRE FET VERMEK" değil de nedir?

Abdulhakı Dehlevi gibi, İbni Nuceym gibi zatların fetvası var diyenlere, "Gidin usul ilimlerini tekrar okuyun" demekten başka çare yoktur. Fıkhta her önüne gelenin fetvası alınmaz. (Bu durumda bazı nakillere dayanıp türkçe namaz kılınabilir diyenlere de hak vermemiz icab ederdi) Kaldı ki bu mübarekler yukardaki cahilin verdiği gibi bir FETVA vermemişlerdir. Birşeyin "efdaliyetinden" bahsetmek ile "cevazından" bahsetmek arasında dağlar kadar fark ve bir o kadar vebal vardır.

Ve yine kaldı ki "Kaza borcu olsa da bilinen nafileleri nafile niyeti ile kılmak daha efdaldir" diyen hanefi fukahasına ve bu fukahanın müftabih kavline dil uzatmak ahmaklıktan beri değildir.

Eski-yenş, zaruri-özürsüz gibi ayrımlarında MUCİDLERİ bu zatlar. Mesela okuduğum birçok HAŞİYE fıkh kitabında bu "özürlü-özürsüz" veya "yeni-eski" tabirleri geçmekten olduğu halde yine de ibarenin sonunda "kaza borcu olan nafileye nafile diye niyet eder" yazmakta. E şimdi bu fıkh ulemasıda mı ahmak bre cahil budalalar. Onlar kitapları hep eksik yazmış öyle mi? Asıl ahmaklık bunu iddia etmektir..

Allahu teala bu tür ahmakların fetvasına uyanlara rahmet eylesin..

* El-ictihâdu lâ yünkazu bi'l-ictihâdi ve delîluhâ el-icmâu

〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #54 : 05 Şubat 2012, 03:25:51 »
Ehl-i sünnete hizmet edenlere bu forumda gereken saygı gösterilir, ama bazı meselelerde bazı insanlar  hatalı sonuçlara sebebiyet veriyorsa, bunları düzeltmek hepimizin görevi

Alıntı
Bu gün -bütün dünyayı bilemiyorum, Türkiye'de Ehli Sünnete bu denli hizmeti geçen ikinci bir kurum yoktur


Çok iddalı bir cümle olmuş, bence hem dünyayı hem Türkiye'yi bir kez daha araştırın, gözlerin inanamadığı akılların anlayamadığı, milimi milimine Ehl-i Sünnet itikadında olan en üst düzey hizmetleri görebilirsiniz.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #55 : 05 Şubat 2012, 03:31:50 »
Allahü teala Ehli Sünnet yolunu güçlendirsin. Türkiye Gazetesi grubunu bilirim. Babam eskiden mezhepsizlerin etkisindeydi. Daha sonra Türkiye Gazetesi camiasıyla tanıştı evimizde Ehli Sünnet kitapları okundu çok şükür. Yukarıdaki yazıları mümkün olduğunca iyi okuyup anlamaya çalıştım. Burada tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek durumunda değilim ancak şu kadarını söylemek üzerime vazife oldu. En azından İhlas camiasında bu husus neden bu şekilde ele alınıyor bu konuda bir merakı olanların dinimizislam.com dan Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye kitabını pdf formatında indirmesi, oradaki delilleri incelemesi yerinde olacaktır.

Ahir zamandayız malum. Sokakları geziniz. Gençliğe bakınız. Yukarıda bahsedilen "gözü gönlü namazda olan" bir gençlik malesef yok. Her geçen gün de daha kötüye gitmekte olduğunu görüyoruz. Çok acıdır. Cemiyeti hor görmekten Cenab-ı Hakka sığınırım ancak insanlar akın akın dinden uzaklaşmaktalar. Bunları halkla her gün iç içe olan birisi olarak yazıyorum naçizane. Abdülhakim Arvasi hazretleri kuddise sirruh dört mezbepte de derin alim idi. Kendi mezhebi olan Şafii mezhebini iyi bildiği gibi Hanefi'yi ve diğer iki hak mezhebi de iyi bilirdi. Talebeye söylenen söz hocaya gider. Bu yüzden "Mürşidlerine uymak için böyle söylüyorlar" demek olayı biraz basite indirmek olur görüşündeyim. Bu konu ilmi bir konu olduğu için buraya kendiliğimden hiç bir şey yazamam. Tam İlmihal'i indirip ilgili konuyu okursanız orada açık ve uzun açıklaması vardır.

Türkiye gazetesi grubu 28 Şubatta başlayan ve İhlas Finans faciasıyla devam eden süreçte Ehli Sünnetin kalesi gibi sapasağlam durmuştur. Finans meselesi yüzünden çok kere cahil insanların saldırılarına maruz kaldılar. Bunlara benim bazı akrabalarım da dahildir. Olayların iç yüzünü bilenlerin gözünde İhlas zerre kadar değişmemiştir. En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır. Cahil dediğiniz kimseleri yakından tanırsanız öyle olmadıklarını da müşahede edeceğinizden şüphem yoktur. Bu gün -bütün dünyayı bilemiyorum, Türkiye'de Ehli Sünnete bu denli hizmeti geçen ikinci bir kurum yoktur.

Allahü Teala cümlemizi hak yoldan ayırmasın.
Hürmet ve selam ile


Gerek internet üzerinden e- kitap olarak bir çok islami sitelerin kütüphanesinde gördüğümüz, ve gerekse evdeki kütüphanelerimizde kendine yer bulmuş olan ama bazen ufak tefek rahatsızlıkların dile getirildiği Hakikat Yayınevi kitaplarının ehli sünnet olarak sahihliği ve muteberliği hangi safhadadır?

Öncelikle şunu söyleyelim ki, Hakikat Kitabevi'nin eserlerine "genel" olarak uygunsuz diyemeyiz. Zira bahsi geçen kitabevi bir ehl-i sünnet yayınevi olup, bu kitabeviyle alakası olan kardeşlerimiz de ehl-i sünnete mensuptur.


Ancak, tercüme ve derleme kitapların çoğuna, aslında olmayan bilgiler yerleştirilmiştir. İslam ahlakı isimli kitap da, sözde Muhammed Hadimi hazretlerinin, İmam Birgivi hazretlerinin "Tarikat-ı Muhammediyye" nam eserine yazdığı "Berika" kitabının bir kısmının tercümesidir. Fakat içinde, okudukça ortaya çıkan yorumlar belirir.

Kitabevi genel olarak İslam alimlerinden, ehl-i sünnet büyüklerinden nakilleri esas aldığını, bunlara aykırı yazmadığını vs. ileri sürer. Ama her ne hikmetse, mezbur eserde de görülebileceği gibi, fıkhi meselelerde bile kendilerine muhalif, hocalarının fetvasına zıt bir görüş olduğu vakit, bunu, savunana bakmadan "vehhabilik, şiilik" gibi iftiralarla reddetmektedirler.

Halbuki İslam ahlakı, zıt fıkhi görüş varsa ve kişinin kanaatince yanlışsa, bunu ilmî olarak reddetmek, fakat meseleyi itikat sahasına çekip, muhalif görüşü benimsememeleri için müslümanlara oyun oynamamaktır. Hakikat Kitabevi'nin genelde yaptığı da budur. Duada elleri birleştiren şiilerdir iftirasını atmış, milyonlarca hrıstiyanın eli açık dua ettiği esgeçip, duada elleri birleştirme sünnetine saldırmıştır. İnanmayan varsa, buyursun kafir beldelerinde kiliselere girip, hrıstiyanların eli açık nasıl dua ettiklerini görsün. Ve mezbur cemaatin müntesipleri de bu şekilde dua etmektedirler. Halbuki duayı kişi istediği gibi yapar ve dua şekli sebebiyle vehhabiye, şiiye benzemiş olmaz. Hele bu şekil birçok eserde yer alıyorsa.

Aynı şekilde sigaraya haram diyenlere de "vehhabi" yakıştırması bu zevata aittir. Haram diyenlere "hocanız öyle diyorsa sizi bağlar, müslümanlara söyleyemezsiniz" deyip, kendi hocalarının görüşünü umumi fetva gibi yaymaya çalışmaları da diğer bir vahim durumdur. Halbuki her iki görüşün de, ehl-i sünnet uleması içinde savunucusu vardır. O halde bu görüşler hocalarımızın değil, ehl-i sünnet ulemasının görüşleridir. Hangisinin tercihe şayan olduğuna karar verme yetkisinin sırf kendi hocasında olduğunu iddia etmek pek iyi bir davranış değildir.

Bunun gibi nice mesele vardır. Kaza borcu olan hanefi nafile kılamaz derler. Halbuki ehl-i sünnete göre kılabilir. Bunu bir tek "Türk" müslümanlar değil, ehl-i sünneti çok iyi bir şekilde savunan diğer müslüman alimlerden de söyleyen vardır. Ancak ne hikmetse bunu dahi abartıp, nafile kılınabilir diyenleri neredeyse "ahmak" yerine koymaya çalışmaktadırlar. Daha verdikleri eserlerin sayfalarındaki "0" ile "5" rakamını ayırtedemeyen insanlar neden böyle konuşur bilemem. (Not: Necatu'l-Mü'minin nam eserden verilen bir kaynakta yapılan hataya atıftır)

Ve yine bazı mübarek gecelerde cemaatle kılınan tesbih namazlarına takmışlar; toz kondurmadıkları Ebussuud Efendi hazretlerinin bir seksen fetvası olduğu halde, ona dahi muhalefet ederek, ve kılanlara dil uzatarak dolaylı yoldan Ebussuud Efendi hazretlerine dil uzatmışlar ve böylelikle aslında bir çok konuda tenakuz halinde olduklarını göstermişlerdir.

En acısı bu değildir. Her müslüman, her insan hata edebilir. Ancak hataları, kötüleme suretiyle yaymaya çalışmak abestir. Güzel değildir. Bu sebeple mezkur yayınevinin eserleri dikkatli okunmalıdır. Her yazana inanmamalı, araştırmalıdır. Sonuçta verilen kaynakların çoğunun yeri ve içeriği doğru olmayabilmektedir.

incemeseleler

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #56 : 05 Şubat 2012, 11:29:34 »
Mutaassıp bir gazete yazarı kendisine sorulan "Kaza borcu olan teravih kılabilir mi? Şafii’de de aynı mıdır?" sualine "Kaza borcu varsa teravih kılamaz. Evet, Şafii’de de aynıdır." şeklinde, kafasına göre fetva vermiş.

Günümüzde kendini ehli sünnet tanıtan insanların sünnet yoketme girişimlerini gördükce dehşete kapılıyoruz. Oysa bütün HANEFİ fıkh kitaplarında, kaza borcu olan (ister bir günlük, ister bir yıllık, ister 20 yıllık) müslümanın hadisi şeriflerle sabit NAFİLELERİ nafile niyyeti ile kılmalarının DAHA FAZİLETLİ olduğu yazmaktadır.

Hanefi mezhebinin, bu fetvayı verenlerce de EN MUTEBER fıkh kitabı olan İBN-İ ABİDİN başta olmak üzere, NİMET-İ İSLAM (ki Tahtavi haşiyesinin osmanlıcasıdır) ve MECMUATUZ-ZUHDİYYE gibi nice kaynak eserde bu fetva yer almaktadır. Hatta MEZAHİBİ ERBEA kitabında 4 hak mezhebin hükmü belirtilirken, hanefilerin hükmü açıkca belirtilmiştir.

Beğler! İctihad ile ictihad nakz olunmaz!* (Mecelle Madde 16, Dürerul-Hukkam fî Şerhi Mecelletul-Ahkam Cild 1, Sahife 68 ) Şafii mezhebinin ictihadını alıp, onların kaynaklarını kullanıp hanefi mezhebinin MÜFTABİH hükmüne savaş açamazsınız! Bunun mezhepsizlikten pek uzak bir tarafı yoktur!

Bakın en muteber USULI FIKH kitabı olan MİRATUL USUL'de zamanın EBU HANİFESİ ne diyor?

SAHHA TATAVVU MEN ALEYHİL FARZ!

Bu kaidenin üzerine "umum-husus" mantığını  sergileyen cahillere de yazık.

Molla Husrev'in, İbn-i Abidin'in, Zühdi Paşa'nın ve hanefi fukahasının hükmlerini beğenmeyip, müctehid edasıyla "KAZA BORCU OLAN ŞUNU ŞUNU KILAMAZ" demek "KAFAYA GÖRE FET VERMEK" değil de nedir?

Abdulhakı Dehlevi gibi, İbni Nuceym gibi zatların fetvası var diyenlere, "Gidin usul ilimlerini tekrar okuyun" demekten başka çare yoktur. Fıkhta her önüne gelenin fetvası alınmaz. (Bu durumda bazı nakillere dayanıp türkçe namaz kılınabilir diyenlere de hak vermemiz icab ederdi) Kaldı ki bu mübarekler yukardaki cahilin verdiği gibi bir FETVA vermemişlerdir. Birşeyin "efdaliyetinden" bahsetmek ile "cevazından" bahsetmek arasında dağlar kadar fark ve bir o kadar vebal vardır.

Ve yine kaldı ki "Kaza borcu olsa da bilinen nafileleri nafile niyeti ile kılmak daha efdaldir" diyen hanefi fukahasına ve bu fukahanın müftabih kavline dil uzatmak ahmaklıktan beri değildir.

Eski-yenş, zaruri-özürsüz gibi ayrımlarında MUCİDLERİ bu zatlar. Mesela okuduğum birçok HAŞİYE fıkh kitabında bu "özürlü-özürsüz" veya "yeni-eski" tabirleri geçmekten olduğu halde yine de ibarenin sonunda "kaza borcu olan nafileye nafile diye niyet eder" yazmakta. E şimdi bu fıkh ulemasıda mı ahmak bre cahil budalalar. Onlar kitapları hep eksik yazmış öyle mi? Asıl ahmaklık bunu iddia etmektir..

Allahu teala bu tür ahmakların fetvasına uyanlara rahmet eylesin..

* El-ictihâdu lâ yünkazu bi'l-ictihâdi ve delîluhâ el-icmâu
Bir sorum olaçak eğer cevab verir iseniz memmun olurum.
Bir mezhebte haram olan bir şey diğer mezhebte sünnet olsa.Bu işe yapmakmı yoksa yapmamakmı eftaldir.?

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #57 : 05 Şubat 2012, 11:35:32 »
Eklemekte yarar görüyorum:

Bazı hadis-i şeriflerde ve sahabi rivayetlerinde "Farz borcu olan, kaza etmeden, nafile kılarsa, boş yere zahmet çekmiş olur, kazasını ödemedikçe, nafile namazları kabul olmaz" gibi rivayetlerin hepsi sahih olup, bizim beyanatımızı desteklemektedir.

Zira HANEFİ fukahasına göre kişinin ZATEN "kaza borcu varken nafile kılması" doğru değildir. Bu ZATEN bütün hanefi fıkh kitaplarında yazar. Buna karşı çıkan da yoktur zaten. Hiçbir hanefi alimi de karşı çıkmamıştır.

Amma velakin bu bilinmeyen, hadis-i şeriflerle sabit olmamış NEVAFİL için geçerlidir. Hakikaten de bir müslümanın KAZA borcu varken çıkıp "şuraya durup şöyle 4 rekat nafile kılayım" demesi boş iş olur. Ancak hadisi şeriflerle belirtilmiş sünnetleri kılması, kaza kılmasından evladır. Din AKIL işi değildir ki, biz şimdi çıkıp bu hükmü sorguya çekelim.

Bu ahmaklar 1,5 santim akıllarıyla TERAVİH namazını bile ortadan kaldırıyorlar. Kendilerini dini konularda söz sahibi kabul ediyorlar. Sünnete düşmanlık ettikleri başka konularda bariz bir şekilde görülmekte.

Zahidi merhum "Zamanın halkını bilmeyen cahildir" buyurur. Bu zamanda müslümanlara bu tür doğru olmayan fetvaları vermek, onları dini ibadetlerden daha fazla soğutmağa yarar. Tesbih namazının dahi cemaatle kılınmayacağını iddia edip, kaza borcu olanların bilinen nafilelerinin kabul olmayacağını iddia eden cahillere uymamalı. Akılları imanlarını geçmiş.

Selam ve dua ile..
Sünnete düşmanlık küfür olmazmı.?Olur diyorsanız;Galiba muhatabınızı küfürle itham etmiş olursunuz.O zaman Dğer üç mezheb'tede kaza borcu olanların sünnet kılması haramdır hükmü var öyleyse bu mezheb saliklerinide küfürle itham etmiş olmazmısınız.?

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #58 : 05 Şubat 2012, 11:40:32 »
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #59 : 05 Şubat 2012, 11:53:51 »
Alıntı yapılan: antepli
aynı hoca!! dişinde dolgu olanların gusl abdestinin sayılmayacağını yani cünüb halinden kurtulamayacağını söylemişti.Oysa ben böyle öğrenmedim.Eğer zaruret var ise yaptırmakta bir sakınca olmadığını okudum muhtsar ilmühal kitabında.O hocanın dediğine göre bu ülkede 100000 lerce insan cünüb geziyor.Böyle şey olurmu ya!!!


antepli bunlar onlar icin kücük seyler.bunu söyleyen kisi ne kadar gusul abdesti aliyor acaba.?
böyle bir cevab ilmi olmasa gerektir.Alıyor,almıyor bunu siz nerden bileçeksiniz.Zan üzererine ilim bina edilmez.Halbuki zannın bir çoğu günahtır.Öyleki içinde gıybet ve iftirayıda barından bir günah.