Gönderen Konu: Kaza Borcu Olan  (Okunma sayısı 57978 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #60 : 05 Şubat 2012, 12:13:40 »

Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #61 : 05 Şubat 2012, 12:16:17 »
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Yazdıkların hem yanlış hemde kendi mantığına göre kurgulanmış ilmi olmayan melayani türünden.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #62 : 05 Şubat 2012, 12:35:43 »
SORU:
 

Değerli hocam, Kaza borcu olan nafile kılamaz mı? Açıklarsanız memnun olurum.
CEVAP:
 
Hiçbirimizin "farz"la "nafile"yi birbirine karıştıracak bir yanlışlığımız düşünülemez. O husus zaten basit bir ilmihal bilgisi... Elbette ki farzların yanında nafileler bir "hiç" hükmündedir.

Ancak şunu da unutmamak lazım: Farzların yeri ayrı, nafilelerin yeri ayrıdır. Nitekim Rabbimiz bir hadis-i kudsi'de, "Bi'l-ferâizı necâ abdî minnî, ve bi'n-nevâfili yetekarrabu ileyye"... Bilenler kusura bakmasın, bilmeyenler için mealini arz edeyim: "Kulum, farzlarla benim (azabımdan) kurtulur; nafilelerle de bana yaklaşır"...

Binaenaleyh hiçbirisini öbürü için terk etmek gibi bir lüksümüz olmasa gerek. Bu bir...

İkincisi; bazı nafilelerin üzerinde çok durmamızın sebebi; onların zamanla unutulmuş, terk edilmiş, müminlerin hafızalarından silinmiş ya da küllenmiş olmasından dolayıdır... Yoksa geçmiş asırlardaki gibi, duhâ-evvâbîn-teheccüd, tesbih vs. nafileleri, ibadetlerinin bir parçası haline getirmiş mümin topluluklar olsa bugünün inananları da, böylesine üzerinde durmaya-hatırlatmaya tabii ki gerek kalmazdı... Fakat manzara ortada... O halde düşünün; günümüz şartlarında hangi mümin kendisini tesbih namazının ecrinden-temizliğinden müstağni addedebilir?
 
Kimse demiyor ki, beş vakit namazınızı ihmal etseniz de mutlaka tesbih namazı kılınız... Yok böyle bir şey. Tabii mümin öncelikle farzları eda edecek; borçlarından, Allah'ın azabından-gadabından kurtulacak... Sonra da nafilelerle Rabb'ine yaklaşacak... Nafileleri bir kenara bırakarak nasıl yaklaşacaksınız Allah Teala'ya?!

Farz olan Ramazan-ı şerif orucundan sonra niçin tutuyoruz Şevval ayının altı gün orucunu..?

***
 Mevlam; şerîat-ı garrâ-i Ahmediyye'nin farzlarını da nafilelerini de ihmal etmeden -vüs'ati nisbetinde- tatbik eden, sünnet-i seniyyeye bihakkın ittiba gayreti içerisinde bulunan kulları zümresine cümlemizi ilhak buyursun.
Halis Ece.com

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #63 : 05 Şubat 2012, 12:41:40 »
Yine forma bir göz attım gördüğüm kadarıyla Süleyman Efendi cemaatinde olan kimselerin çoğunlukta olduğu ve bu minvalde yazıların ağırlıkta olduğu bir form.Bendeniz ben bu güne kadar bu kardeşleri kendime yakın buluyor,biliyordum.Fakat bazı yazıları okumam beni şaşırtı.Demekki yanılmışım.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #64 : 05 Şubat 2012, 13:17:12 »
Alıntı
Fakat bazı yazıları okumam beni şaşırtı.Demekki yanılmışım.

Sağlıkcı kardeşim,Şaşırma, daha bu forumlarda kaldığın ve araştırdığın sürece daha  çok ezber bozan bilgilerle karşılaşacaksınız..!
Bize öğretilen-dayatılan,bildiğimizi sandığımız bir çok islami konu malesef resmi olarak dini kontrol eden bir sistemden kaynaklanmaktadır.

Bizde ne öğrendiysek onu doğru bildik...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #65 : 05 Şubat 2012, 13:22:56 »
Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?

Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #66 : 05 Şubat 2012, 13:29:09 »
Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı?

Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..

Ömer Nasuhi Bilmen-Büyük İslam İlmihali
Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar.
Ehli ilim ittifak etti [âlimler sözbirliği ile bildirdiler] ki, regaib ve revatib ameller ile vacibler, sevapta, hükümde ve üstünlükte farza ulaşamaz. Sünnetler farzların eksiklerini tamamlar. Nafileler ise sünnetlerin eksiklerini tamamlar. Hiçbir nafile ile farz borcu ödenmiş olmaz. Bazı avamın iddia ettiği gibi farzı bırakıp da nafile ile uğraşmalarının, mesela, evvabin namazının kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyan 3/127)


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #67 : 05 Şubat 2012, 16:02:01 »
Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.


Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü’l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)





Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #68 : 05 Şubat 2012, 16:24:47 »
Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.


Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü’l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)





Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)
Bir soru.Bir mezhebte haram olan diğer mezhebte sünnet olsa,Hangisine uymak efdal olur.?

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #69 : 05 Şubat 2012, 16:38:52 »
Sual: Farzla haram, sünnetle mekruh veya vacible mekruh çakışırsa ne yapmak gerekir?
CEVAP
Maddeler halinde bildirelim:
1- Farzla haram çakışınca, haram işlememek için, farz tehir edilir veya yerine göre terk edilir. Çünkü haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir. Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevabdır, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin) Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır. Haram işleyerek farz yapılmaz. Farzla haram bir araya gelince, yani farzı işlerken haram işlemek mecburiyeti olunca, haram işlememek için farz tehir edilir. Birkaç örnek verelim:
a) Üstünde çok necaset bulunan kimse, avret yerini açmadan veya başka bir sebeple temizlemesi mümkün değilse, başka elbisesi de yoksa o haliyle kılar, çıplak kılmaz.

Böyle güç durumlarda, necaseti temizlemenin farz olmadığı Maliki mezhebi taklit edilirse, mesele kalmaz.

Necaseti temizleme imkânı olsa; ama yanında yabancılar varsa, temizlemeden namazını kılar. Çünkü başkalarının yanında avret yerini açmak yasak, necaseti temizlemekse emirdir. Emirle yasak bir araya gelince, yasaktan kaçılır, yani avret yeri açılmaz.

b) Zengin olan bir kadının, hacca gitmesi farzdır. Hacca yalnız gitmesiyse haramdır. Mahremi bulunmadığı müddetçe, haram işleyerek, yalnız başına hacca gidemez. Farzı tehir eder. Sonra da gidemezse, (Ben ölene kadar hacca gidemezsem, yerime vekil gönderilsin) diye vasiyet eder.

2- Vacible tahrimen mekruh çakışınca, vacib tehir veya terk edilir. İki örnek:
a) Secde-i tilavet vacibdir; fakat kerahat vaktinde yapılması caiz olmaz.

b) Secde-i sehv yapmak vacibdir. İkindi namazını kerahat vaktine bırakan kimse, ikindiyi kılarken secde-i sehvi gerektiren bir şey yapsa, mekruh vakit girdiği için secde-i sehv yapmaz. Tahrimen mekruh işlememek için, vacib terk edilir.

3- Mekruhtan kaçmak, sünneti yapmaktan önce gelir. Mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Birkaç örnek verelim:
a) Cemaatle namaz kılınırken, sünnete başlamak mekruhtur. Sabah namazının sünnetini kılmamış olan, sünneti kılarsa, cemaate yetişemeyeceğini anlarsa, sünneti kılmaz. Hemen imama uyar. Cemaate son oturuşta olsun yetişeceğini anlarsa, sünneti caminin dışında, giriş kısmındaki bölümde veya direk arkasında çabuk kılar. Böyle yer yoksa sünneti kılmaz; çünkü cemaatle kılınırken, nafile kılmak mekruhtur. Mekruh işlememek için sünnet terk edilir.

b) Cemaatle namaz kılmak sünnettir. Takkesiz namaz kılmak mekruhtur. Takkesi olmayan cemaate uymaz, takkeyi bulup yalnız kılması, takkesiz cemaatle kılmaktan evladır.

c) Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Ancak Yahudilere benzememek için, yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruh olur. Muharrem ayının 9. ile 10. veya 10. ile 11 günü birlikte tutulursa mekruh olmaz.

ç) Bir işe sünnet ve mekruh denmişse, o işi yapmamak gerekir. Mesela teşehhüdde parmak kaldırmak için, farklı rivayetlerde sünnet, mekruh, hatta haram bile denmiştir. O halde, sünnet veya mekruh denildiği için teşehhüdde parmak kaldırılmamalıdır.

d) Sarık sarmak ve entari giymek, sünnet-i zevaiddir. Bunları giyip sokakta gezmek fitneye sebep olacaksa, sokakta giyilmez; çünkü fitneye sebep olmak haramdır. Mekruhla sünnet çakışınca bile, sünnet terk edilirken, haramla sünnet çakışınca, haram işlememek için, sünnet elbette terk edilir.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #70 : 05 Şubat 2012, 18:03:50 »
Burda yazılan yazılara bir göz gezdirdim.Malesef yazılanların coğu ilim değil.Sadece bir koruma ve korunma refleksiyle yazılmış savunmalar.Nedeni, güya kendi hocalarının söylediklerine uymaması.Kabul etseler hocalarına uymamış olaçaklar.Bunun için ret etmeği yeğlemişler.Tamamda bunu yaparken hiç olmassa dininizi kayırsaydınızya.Neden muhataplara şahsi isnatlarda bulunuyorsunuz.?Şöyle deseydiniz belki daha ehven bir yol seçmiş olurdunuz.Evet onlar muhakkak bu yazdıklarını bir ilime dayalı yazmışlardır.Fakat biz hocamıza daha çok itimad ettiğimizden bu konularda hocamıza uyuyoruz.


Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği

Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü�l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162)





Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.



(Ruhü�-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)
Bir soru.Bir mezhebte haram olan diğer mezhebte sünnet olsa,Hangisine uymak efdal olur.?

Herkes kendi mezheb İmamına uymak zorundadır. Çünkü ahirette yaptığı amellerden bağlı olduğu mezhebe göre sual edilecektir. Kendi mezhep imamının haram dediğini haram bilmek, sünnet dediğini sünnet bilmek zorundadır. Ancak "zaruret" denilen özel durumda başka bir hak mezhep taklit edilebilir. "Zaruret hali" öyle basit bir hal değildir. Kafasına göre istediği mezhebe uyanlar mezhepsizlerdir.

Zaruret Nedir?

Mecelle şârihlerinden Ali Haydar efendi:
Dinin yasak ettiği bir şeyi, yapmaya veya yemeye mecbur eden, duruma zaruret derken,

Hidaye şârihi İbni Humam:
Kişinin öyle bir duruma gelmesi ki şayet yasak olan şeyi işlemese helak olmasıdır diye beyan etmiştir.

Ebubekir Cessas gibi bazı Âlimlerde:
Kişinin kendisi veya uzvu helak olması olarak beyan etmişlerdir.  

Muvafakat Sahibi Şatibi ve bu gibi düşünen bazı Alimlere göre :
Dünya ve Ahiret maslahatının kıyamı için olmassa olmaz olan, şöyleki yapılmadığı takdirde dünya maslahatı istikametinde cari olmayacağı gibi ahirette de kurtuluşun olmayacağı ve nimetlerin kaçmasına sebep olan şey olarak tarif edilmişlerdir.

Mevsuatil fıkhiyyenin ifadesi doğrultusunda Usulcülere göre zaruret:
الضروريات الخمس (beş zaruri olan şeyler) dediğimiz dinin, nefsin, aklın, nesebin, malın muhafazasından biri üzerine korkmak olarak tarif edilmiştir.

Cürcani gibi diğer âlimler de:
Kaldırılması mümkün olmayan nazile (gelen bir mesele) olarak beyan etmişlerdir.

Malikilere göre :
Helaktan veya çok şiddetli zarardan korkmaktır.

Şafi fukahasından olan İmamı Remli Nihayetül muhtaç kitabında:
Ölümden veya hastalıktan korkmak veyahut ta bunların dışında abdestin halefi olan teyemmümü, suyun bulunmasıyla beraber mubah kılan her türlü mahsur diye tarif etmiştir.

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #71 : 05 Şubat 2012, 22:12:05 »
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Yazdıkların hem yanlış hemde kendi mantığına göre kurgulanmış ilmi olmayan melayani türünden.
Yanlis olan yeri diyeceksin, ben sana yerini göstereceyim InsaAllah. Saglikci yazmakla saglikci olunmadigi gibi, elestirirken´de kelleden degil, Su yanlis su dogru deyip, varsa yanlisim düzeltri, bilmediginizi istatistiklerle gösteririrz. Sizin Süleyman efendi Hz. hakkinda ve ona mensubu olanlar hakkin´da düsündükjlerinizi soran olmadi. Zaten ne düsündügünüzde pek önemli degil. O düsündükleriniz siz´de kalsin. He ben Vahabiyim diyorsan, o zaman bir sorun yok. Her sünneti terk ede bilirsin. Ama Ehli Sünnetim diyorsan, burda olandan, NASIBIN varsa faydalanirsin. Yoksa´da kendi matigina uyup, sagdan soldan derme catma kitaplarla Dinini ögrenir, derme catma olarak Islamiyeti yasar gidersin.
 

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #72 : 05 Şubat 2012, 22:44:06 »
Alıntı
Sünnete uymak fitne değildir, asıl sünneti terk etmek en büyük fitnedir kardeş. Bu yüzden fitneye sebep olmasın diye sünneti terk etmek ilimsizlikten ve samimiyetsizlikten kaynaklanır..Vesselam...
Senin Süleyman efendi cemaatinden olmadığın aşikar.Senin gibiler İbni abidin formda istemediğin kadar.Zaten senin gibileri tanıyor biliyorum.Bu siteye üyü olmaktaki maksadım senin gibilerle tartışmakta değildi.(İbni abidin formda Kaldırın yasağımı orada tartışalım.)BenSüleyman efendi Cemaatini öğrenmeğe çalışıyorum.
« Son Düzenleme: 05 Şubat 2012, 23:06:21 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #73 : 05 Şubat 2012, 23:04:42 »
Alıntı
Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Kitap dagitmak hizmet ise,
Ehli sünnet Alimlerinin kitaplarını dağıtmak elbet en güzel hizmettir.Fakat zatıaliniz doğruyla yanlışı karıştırıp,yanlışı misal göstermiş.Harun yahyanın bozuk kitaplarını emsal göstermeniz ne kadarda yanlış olmuş.
hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek.
Kim sana Müslüman Çocuklarına Karan-ı Kerim öğretmek,Dinlerini doğru olarak öğretmek ve Onların güzel Ahlak sahibi kimseler olarak yetiştirmek haşa yanlıştır,hizmet değildir dedi de bu sözleri ifade ettin.
Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir.
Kim bunun aksini söyledide bunları cevab maksatlı yazdın.Haşa karşındakini sünnet düşmanımı zan ettinizde böyle yazdınız.Halbuki Zannın bir coğu günahtır.
« Son Düzenleme: 05 Şubat 2012, 23:07:26 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı saglıkcı

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Kaza Borcu Olan
« Yanıtla #74 : 05 Şubat 2012, 23:11:02 »
En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır.

Kitap dagitmak hizmet ise, Harun Yahya-kimilerine göre Mesih, Mehdi, Seyid olan kisi´de dagitmak´da, hemde bedava. Sorarsaniz ona, Ehli Sünnetim diyor. Yer yüzün´de Kitap okumak azaldigi gibi, hele hele bu ülkemiz´de daha´da vahim bir durum´da. Kitap dagitmak yerine hayirli nesiller yetistirmek gerek. Bunu yapanlar az, dogru yapan tek. Peygamberimizin Sünnetleri kurtulusa vesile´dir. Bunu asla unutmamak gerek. Her bir Sünnetin ihyasi, bizi hedefe ulastiracagi gibi, her birakilan sünnet felakete sürükler.
Allahüteala Resulü zisanin Sünnetin´den ayirmasin. Isin uyanikligina kacip, Saatlerce TV karsisin´da oturup, sonra üstüne sünneti birakip kaza yapmaya kalkan, Nefsine uymus olur. Aklinca uyaniklik yapip kurtulusa erecegini sanar. Bakalim Sefeat vakti geldiginde bu uyaniklar hangi uyanikligi yapacaklar, hep beraber görecegiz, er veya gec!
Yazdıkların hem yanlış hemde kendi mantığına göre kurgulanmış ilmi olmayan melayani türünden.
Yanlis olan yeri diyeceksin, ben sana yerini göstereceyim InsaAllah. Saglikci yazmakla saglikci olunmadigi gibi, elestirirken´de kelleden degil, Su yanlis su dogru deyip, varsa yanlisim düzeltri, bilmediginizi istatistiklerle gösteririrz. Sizin Süleyman efendi Hz. hakkinda ve ona mensubu olanlar hakkin´da düsündükjlerinizi soran olmadi. Zaten ne düsündügünüzde pek önemli degil. O düsündükleriniz siz´de kalsin. He ben Vahabiyim diyorsan, o zaman bir sorun yok. Her sünneti terk ede bilirsin. Ama Ehli Sünnetim diyorsan, burda olandan, NASIBIN varsa faydalanirsin. Yoksa´da kendi matigina uyup, sagdan soldan derme catma kitaplarla Dinini ögrenir, derme catma olarak Islamiyeti yasar gidersin.
 
Şu yazdıkların karşısında ne diyebilirmki,ançak hiçde kibar olmadığınızı gösteriyor.Ya kibarlıkla davranış gösteriniz,yada lütfen cevab verme nezaketsizliğine düşmeyiniz.