Allahü teala Ehli Sünnet yolunu güçlendirsin. Türkiye Gazetesi grubunu bilirim. Babam eskiden mezhepsizlerin etkisindeydi. Daha sonra Türkiye Gazetesi camiasıyla tanıştı evimizde Ehli Sünnet kitapları okundu çok şükür. Yukarıdaki yazıları mümkün olduğunca iyi okuyup anlamaya çalıştım. Burada tekrar tekrar aynı şeyleri söylemek durumunda değilim ancak şu kadarını söylemek üzerime vazife oldu. En azından İhlas camiasında bu husus neden bu şekilde ele alınıyor bu konuda bir merakı olanların dinimizislam.com dan Tam İlmihal Saadet-i Ebediyye kitabını pdf formatında indirmesi, oradaki delilleri incelemesi yerinde olacaktır.
Ahir zamandayız malum. Sokakları geziniz. Gençliğe bakınız. Yukarıda bahsedilen "gözü gönlü namazda olan" bir gençlik malesef yok. Her geçen gün de daha kötüye gitmekte olduğunu görüyoruz. Çok acıdır. Cemiyeti hor görmekten Cenab-ı Hakka sığınırım ancak insanlar akın akın dinden uzaklaşmaktalar. Bunları halkla her gün iç içe olan birisi olarak yazıyorum naçizane. Abdülhakim Arvasi hazretleri kuddise sirruh dört mezbepte de derin alim idi. Kendi mezhebi olan Şafii mezhebini iyi bildiği gibi Hanefi'yi ve diğer iki hak mezhebi de iyi bilirdi. Talebeye söylenen söz hocaya gider. Bu yüzden "Mürşidlerine uymak için böyle söylüyorlar" demek olayı biraz basite indirmek olur görüşündeyim. Bu konu ilmi bir konu olduğu için buraya kendiliğimden hiç bir şey yazamam. Tam İlmihal'i indirip ilgili konuyu okursanız orada açık ve uzun açıklaması vardır.
Türkiye gazetesi grubu 28 Şubatta başlayan ve İhlas Finans faciasıyla devam eden süreçte Ehli Sünnetin kalesi gibi sapasağlam durmuştur. Finans meselesi yüzünden çok kere cahil insanların saldırılarına maruz kaldılar. Bunlara benim bazı akrabalarım da dahildir. Olayların iç yüzünü bilenlerin gözünde İhlas zerre kadar değişmemiştir. En zor zamanlarında bile İhlas vakfı yüz binlerce kitap bastırarak dünyaya dağıtmıştır. Zaten dinimizislam.com a girdiğiniz zaman görürsünüz kitapların 15 dilde yayını vardır. Cahil dediğiniz kimseleri yakından tanırsanız öyle olmadıklarını da müşahede edeceğinizden şüphem yoktur. Bu gün -bütün dünyayı bilemiyorum, Türkiye'de Ehli Sünnete bu denli hizmeti geçen ikinci bir kurum yoktur.
Allahü Teala cümlemizi hak yoldan ayırmasın.
Hürmet ve selam ile
Gerek internet üzerinden e- kitap olarak bir çok islami sitelerin kütüphanesinde gördüğümüz, ve gerekse evdeki kütüphanelerimizde kendine yer bulmuş olan ama bazen ufak tefek rahatsızlıkların dile getirildiği Hakikat Yayınevi kitaplarının ehli sünnet olarak sahihliği ve muteberliği hangi safhadadır?
Öncelikle şunu söyleyelim ki, Hakikat Kitabevi'nin eserlerine "genel" olarak uygunsuz diyemeyiz. Zira bahsi geçen kitabevi bir ehl-i sünnet yayınevi olup, bu kitabeviyle alakası olan kardeşlerimiz de ehl-i sünnete mensuptur.Ancak,
tercüme ve derleme kitapların çoğuna, aslında olmayan bilgiler yerleştirilmiştir. İslam ahlakı isimli kitap da, sözde Muhammed Hadimi hazretlerinin, İmam Birgivi hazretlerinin "Tarikat-ı Muhammediyye" nam eserine yazdığı "Berika" kitabının bir kısmının tercümesidir. Fakat içinde, okudukça ortaya çıkan yorumlar belirir.
Kitabevi genel olarak İslam alimlerinden, ehl-i sünnet büyüklerinden nakilleri esas aldığını, bunlara aykırı yazmadığını vs. ileri sürer. Ama her ne hikmetse, mezbur eserde de görülebileceği gibi, fıkhi meselelerde bile kendilerine muhalif, hocalarının fetvasına zıt bir görüş olduğu vakit, bunu,
savunana bakmadan "vehhabilik, şiilik" gibi iftiralarla reddetmektedirler.Halbuki İslam ahlakı, zıt fıkhi görüş varsa ve kişinin kanaatince yanlışsa, bunu ilmî olarak reddetmek, fakat meseleyi itikat sahasına çekip, muhalif görüşü benimsememeleri için müslümanlara oyun oynamamaktır. Hakikat Kitabevi'nin genelde yaptığı da budur.
Duada elleri birleştiren şiilerdir iftirasını atmış, milyonlarca hrıstiyanın eli açık dua ettiği esgeçip, duada elleri birleştirme sünnetine saldırmıştır. İnanmayan varsa, buyursun kafir beldelerinde kiliselere girip, hrıstiyanların eli açık nasıl dua ettiklerini görsün. Ve mezbur cemaatin müntesipleri de bu şekilde dua etmektedirler. Halbuki duayı kişi istediği gibi yapar ve dua şekli sebebiyle vehhabiye, şiiye benzemiş olmaz. Hele bu şekil birçok eserde yer alıyorsa.
Aynı şekilde sigaraya haram diyenlere de "vehhabi" yakıştırması bu zevata aittir. Haram diyenlere "hocanız öyle diyorsa sizi bağlar, müslümanlara söyleyemezsiniz" deyip, kendi hocalarının görüşünü umumi fetva gibi yaymaya çalışmaları da diğer bir vahim durumdur. Halbuki her iki görüşün de, ehl-i sünnet uleması içinde savunucusu vardır. O halde bu görüşler hocalarımızın değil, ehl-i sünnet ulemasının görüşleridir. Hangisinin tercihe şayan olduğuna karar verme yetkisinin sırf kendi hocasında olduğunu iddia etmek pek iyi bir davranış değildir.
Bunun gibi nice mesele vardır.
Kaza borcu olan hanefi nafile kılamaz derler. Halbuki ehl-i sünnete göre kılabilir. Bunu bir tek "Türk" müslümanlar değil, ehl-i sünneti çok iyi bir şekilde savunan diğer müslüman alimlerden de söyleyen vardır.
Ancak ne hikmetse bunu dahi abartıp, nafile kılınabilir diyenleri neredeyse "ahmak" yerine koymaya çalışmaktadırlar. Daha verdikleri eserlerin sayfalarındaki "0" ile "5" rakamını ayırtedemeyen insanlar neden böyle konuşur bilemem. (Not: Necatu'l-Mü'minin nam eserden verilen bir kaynakta yapılan hataya atıftır)
Ve yine bazı mübarek gecelerde cemaatle kılınan tesbih namazlarına takmışlar; toz kondurmadıkları Ebussuud Efendi hazretlerinin bir seksen fetvası olduğu halde, ona dahi muhalefet ederek, ve kılanlara dil uzatarak dolaylı yoldan Ebussuud Efendi hazretlerine dil uzatmışlar ve böylelikle aslında bir çok konuda tenakuz halinde olduklarını göstermişlerdir.
En acısı bu değildir. Her müslüman, her insan hata edebilir. Ancak hataları, kötüleme suretiyle yaymaya çalışmak abestir. Güzel değildir. Bu sebeple mezkur yayınevinin eserleri dikkatli okunmalıdır. Her yazana inanmamalı, araştırmalıdır. Sonuçta verilen kaynakların çoğunun yeri ve içeriği doğru olmayabilmektedir.incemeseleler