Ömrün evvelinde kaçırdıklarını ömrün ahirinde tedârik et!
Ömürden murad, bulduğun zamandır.
Günah ve kusurlarına tevbe et. Hakk'ın rıza ve rahmetini umarak gönül hânesini Allah'dan gayriden boşalt. Zikri ilâhi ile rızâ-i Bârî'yi kazan.
Hadis-i Şerif: '' Uzun ömürle tevbeye devam etmek kişinin iyiliğine delildir.''
Halis niyetle günahlardan dönüp tevbe etmeli.. Ruh bedende iken her zaman tevbe makbuldür. her an tevbeye devam etmeli. Farz namazların sonunda üç adedi;
استغفر الله العظيم الكريم اللذي لا الاه الاهو الحي القيوم واتوب اِليْهِ
bakisi:
استغفر الله - استغفر الله
olmak üzere yetmiş istiğfar okumak, gelen belâyı def eder, geleceğe mâni olur ve rızık genişliğine sebeptir.
Akşam ve sabah namazlarından sonra yüz defa ;
SübhanAllahi ve bihamdihi SübahnAllahil azîm ve bihamdihi estağfirullah okumak sünnete mutabık ve büyük kerâmete sebeptir.
Hz Ömer R. A. Resûlûllah'ın meclisine geldiğinde:
- Ya ResûlAllah! Kapıda bir genç ağlıyor. Onun perişan hali beni de ağlattı. Huzurunuza gelmeyi diler''. dedi.
Rasûlullah S.A.V. kabul buyurup, günahını sordu,
Genç: Günahım büyük.. Onun için Kahhar olan Allah Azimüşşan'dan korkar ağlarım'' dedi.
- Seyyidül Beşer S.A.V..;
- Senden Cenâb-ı Kibriyâ'ya şirk vâki oldu mu? Yahut adam öldürdün mü?'' buyurdu.
Genç; - Hayır,'' dedi.
Rasûlullah;
- Cenab-ı Gaffar-ı Kerim, senin günahın arz ve semâ kadar olsa gene affedip, ceza gününde rahmet eder..'' buyurdu.
Adam tekrar:
- Ya ResûlAllah! Benim cürmüm dağlardan, taşlardan, semâdan ve arz'dan da büyük'', dedi.
Sultan-ül Enbiyâ S:A:V.;
- Senin günahın mı büyük, Arş-ı Âzam mı ?'' buyurdu.
O kişi;
- Günahım büyük'' dedi.
Rasûlullah S.A.V.;
_ Senin cürmün mü büyük, Rahmân'ın rahmeti mi ?'' buyurunca,
Adam;
- Rahmân'ın rahmeti, avf ü merhameti benim günahımdan büyüktür'' dedi,
Öyle ise günahını söyle'' buyurdu,
- Yâ ResûlAllah! Huzur-u saadetinizde söylemeye hayâ ederim'', dediyse de, mutlaka söylemesi istenince:
- '' Yedi sene kefen soyup, islam erkeklerini uryan ( çıplak ) bırakmak âdetim iken, sonra bir bâkirenin kefenini soydum. Şeytanın tesiri ile nefse uydum... Gideceğim vakit o ölü bâkire yakama yapıştı ve;
- Ey Zalim! Kıyamet gününün sahibi hazret-i Kahhar'dan utanmadın mı! İlâhi adâlet kürsüsü önünde zalimden mazlumun hakkı alındığı gün, böyle uryan ve kirlenmiş şekilde nasıl çıkarım?.. diye beni hırpaladı deyince; Fahr-i Âlem S.A.V. yerinden kalkıp, başka bir tarafa oturdu ve o genci huzur-u saâdetlerinden reddetti. Genç sahraya düşüp. tam yedi gün yemek, içmek, uyumak gibi ihtiyaçları nefsine haram etti. Tâkatsız düşüp yüzünü topraklara sürdü ve şöyle yalvardı:
- İlâhi! Bu zalim ve câni kulun günahkârlara şefaatçi olan Habib'in huzuruna şefaat dilemeye gitti. O, günahımın büyüklüğünü işitip, beni huzurundan reddetti. Şimdi senin rahmet kapından gayrıya ilticâ etmem. Yâ Rabbi, bana inayet ve merhamet eyle. cürmüm bağışla ve Habib'in S.A.V. mâlûm eyle. Böyle eylemezsen bu dünyada bir ateş ile bu kötü cismi yakıp yok et de, âhirette nâr-ı cehenneme bırakma!...
Bu esnada Cebrâil A.S. gelip;
- ' Yâ HabibAllah! Hak Teâlâ sana selâm edip buyurdu ki;
- Kullarımı halk eden o mu ben miyim?
Resûlûllah;
- Onları ve beni yaradan O'dur.''
- Rızıklarını veren o mu ben miyim?''
- Onların ve benim rızkımı veren O'dur,''
- Tevbe edenlerin tevbelerini kabul eden o mu, ben miyim?''
- Kullarını affedip tevbesini kabul eden O'dur.''
- '' Günahkâr kullarından biri günahını beyan etmekle halinden gücenip mütessir oldu. Ya kıyamet günü dağlar misâli isyanla gelen mücrimlerin günahlarına nasıl tahammül eder? Benim Resûlûm âlemlere rahmettir, Lâkin zât-ı ûlûhiyetim daha merhametliyim. Kullarımın hâline vâkıfım. O küstah kulun niyazını kabul ettim. Kendisine beyan eylesin...''
Aff-ı ilâhiyi bildirmek için o kişiyi huzûr-u saadete getirdiklerinde akşam namazı kılmakta olan iki Cihan Güneşi S.A.V. birinci rek'atta Süre-i Tekâ'sür'ü okuyordu.
HATTÂ ZÜRTÜM-ÜL MEKAABİR kelâmını işiten o kişi '' Allah'' diye bir nârâ vurup, teslim-i ruh eyledi.
Bu hadisede ilâhi rahmetin vüs'ati, kulun cürmü ne kadar büyük de olsa Mevlâ'dan mağfiret dileğinde affu mazhar olacağı, ümit kesmenin yasak olduğu beyan buyuruluyor...
Kişi sünnet-i Resul'e uyarak tevbe, istiğfar ve salât-ü selâma devamla tedârik görmelidir.